CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül sevdası bu aralar yine gündeme geldi.  Kılıçdaroğlu üstelik ‘Abdullah Gül'den neden bu kadar korkuyorlar’ diye de sordu.

                      Bilindiği gibi Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Gül’ü Millet İttifakının çatı adayı yapmayı düşünmüş, bu isteği İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in karşı çıkması ile suya düşmüştü..  

                     Gül 2007-2014 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı yaptı. Bu süre içinde sadece AKP oyları ile geçen birçok yasayı CHP meclis grubu Anayasa Mahkemesine taşıdı ve iptal ettirdi. Yetmedi o günlerde parti içinde görev yapan Milletvekilleri Gül’e “Çankaya noteri” lakabını taktı.

                    Gül’ün Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunduğu 7 yıl süresince tarafsızlık yemini etmiş olmasına rağmen yeminine sadık kalmadığını en iyi bilenlerden biri de o günlerde CHP’de grup başkan vekilliği yapan Kılıçdaroğlu ’dur.    

                    O günlerde Gül’ün yanlışlarına karşı verilen mücadelenin bu gün nasıl Gül sevdasına dönüştüğünü Kılıçdaroğlu CHP’nin her ferdine anlatması gerek. Ayrıca Kılıçdaroğlu Ekmelettin İhsanoğlu gibi bir hilafet yanlısını CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yapıp, itirazlar karşısında ‘tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz’  diyerek yanlış aday gösterme hakkını bir kez kullanmıştır. Bu yanlışı ikinci kez kullanma hakkı da yoktur.

                    Sosyal Medyada yorumlarımı ‘ağır’ bulan arkadaşlarım var. Kendi köşelerinden baktıklarına haklı olabilirler. Çünkü ben Kılıçdaroğlu’nun Gül sevdasına ve ısrarına CHP ilkelerine ve oturduğu makama ihanet olarak görenlerden biriyim.

                   Şimdi biraz düşünelim.!

                  Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Kılıçdaroğlu’nun A.Gül’ü Cumhurbaşkanlığına aday gösterme talebi kabul gördü ve Millet ittifakının desteği ile seçim kazanıldı. Gül Cumhurbaşkanı oldu. Millet ittifakı da meclis çoğunluğunu elde etti.

                  İktidara kim geldi A.Gül.

                  Bakanlar kurunu kim atayacak A.Gül.

                   Kimi atayacak? Kendi dünya görüşüne uygun olanları. A.Gül ’ün solcu, Atatürkçü, Kemalist, Milliyetçi, vatansever birini bakan olarak atayacağını düşünebiliyor musunuz? Veya şimdi uygulanan tek adam rejiminden geri döneceğini? A.Gül, Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşi değil miydi?  

                  Peki, millet ittifakını bir araya getiren ortak düşünce nedir? Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönmek. Gül’ün kafasında bu sistem var mı? Bence yok.

                  Bu durumda halkın oyları millet ittifakına mı, yoksa Gül’ün iktidarı için mi verilmiş oluyor. Kılıçdaroğlu CHP’ye oy veren üye ve seçmenden kimi seçmesini istiyor? Siyasi yaşamı boyunca laik Cumhuriyetle sorunlu biri olan A.Gül’ü.  

                  Ülkeyi AKP sarmalından kurtarıp güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş yolu Laik Demokratik Cumhuriyete sıkı sıkıya bağlı bir vatansever ile olur. Siyasi yaşamı boyunca emperyalizmin emrinde koşmuş biri ile ülkenin gideceği yer AKP’li siyasetçilerin en çok arzuladıkları gizli gündemlerine hizmet eder.  

                  Kılıçdaroğlu 80 değil 800 il başkanının desteğini almış olsa da bu kafa ile CHP Genel Başkanlığı yapamaz, yaptırılmamalıdır. CHP kimsenin babasının çiftliği değil ve olmamalıdır.

                 AKP'DE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ!

                İktidar partisi (AKP) İlçe kongrelerini yapıyor. Parti içi demokrasi adına enteresan uygulamalarına tanık oluyoruz. Şaşırmamak elde değil.

                Bir süre önce merkez ilçe başkanı Mustafa Çağlayan Ankara’ya çağrıldı ve aday olmaması istendi. Çağlayan emredersiniz diyerek aday olmaktan vazgeçti.

                 AKP Genel Merkezi Mükerrem Ayçiçek’i Genel Merkeze davet ederek Merkez İlçe Başkanlığına aday olmasına yeşil ışık yaktı. Ayçiçek görüşmeden hemen sonra adaylığının onaylandığını açıkladı. Bunun üzerine Merkez İlçe Başkanı Çağlayan, yazılı bir açıklama yayımlayarak yeni Merkez İlçe Başkan adayı Ayçiçek’e başarılar diledi.

                 Çağlayan’ın açıklaması ise bana oldukça ilginç geldi. Açıklamasında “AKP Merkez İlçe Başkanlığı 6.olağan kongremizde Merkez İlçe Başkan adayımız Sayın Mükerrem Ayçiçek olmuştur. Bizler; yetiştiğimiz dava bilinci ve gönlümüzdeki sevda ile her zaman partimizin yanında ve parti kademelerinde görev yapan başkan ve yöneticilerimizin emrinden olacağız” demiş. Buraya almadım ama Çağlayan açıklamasına “Allah-Kitap” ne varsa karıştırmış.

                Bu açıklama insan psikolojisine terstir. Çünkü aday olma hakkı elinden alınan biri bu açıklamayı yapmaz. Çıkar ortaya ben bu kararı tanımıyorum adayım der aday olur. Bunu yapamıyorsa çok açık ki bilinmeyen bir sıkıntısı var demektir. Geçiniz o yetiştiğimiz dava bilinci ve gönlümüzdeki sevda ile her zaman partimizin yanında ve parti kademelerinde görev yapan başkan ve yöneticilerimizin emrinden olacağız” masallarını. Üstelik AKP tabanında Çağlayan’ın ilçe başkanlığında başarılı bulanların sayısı oldukça fazladır.  

                Peki, AKP içindeki bu antidemokratik uygulamaya neden karşı çıkılmaz. Geçtiğimiz yıllarda da Kilimli ve Saltukova da benzer dayatmalar yaşanmış buna rağmen aday olunmuş ve adaylığına karşı çıkılanlar seçimi kazanmıştı. Demek ki aday olunmasına müsaade edilmeyen kişilerin parti tabanında karşılığı var. Parti üyesi bu kişilere oy verip seçtiğine göre genel merkezin bu dayatmasını kabul etmiyor demektir. Biraz yürekli olmak gerek. Ayrıca demokrasi yukarıdan verilirse bir değeri yoktur, demokrasi talebi aşağıdan, üyenin demokrasi mücadelesi ile elde edildiğinde değer kazanır.

                 Benim anlamadığım ise şu! AKP ilçe ve il adaylarını, kimin yönetim kurullarına gireceğini genel merkezden belirleyecekse seçim yapmanın ne anlamı var. Ahmet ilçe Mehmet il başkanı, şunlarda yönetimleri de iş bitsin. İtiraz edip aday olanı seçim kazansa bile al görevden, hesap soran mı var. Bu uygulama Siyasi Partiler Yasasına uygun değil mi derler.. Anayasa mahkemesi kararlarını dinlemeyen AKP bu yasayı takar mı? Hangi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AKP’yi uyarabilir ki!

                 Diğer taraftan, AKP’nin ülkemizde uyguladığı demokrasi de aynı partisinde uyguladığının kopyası gibi. Partisinde demokrasiyi yaşatmayan bir düşünce ülkesinde demokrasiyi yaşatır, hak hukuk mücadelesinin verilmesine müsaade eder mi?

                 Hak arayan analara bile biber gazı, polis copu ile müdahalenin altında işte bu anlayış vardır.  

                 AKP’nin ülkemizde uyguladığı ve her gün biraz daha geriye getirdiği, dünya sıralamalarında Afrika ülkeleri seviyesine düştüğümüz ileri demokrasi işte budur. Ülkemizde ki demokrasi parti içinde yaşattığı demokrasiden belli değil mi?

 

               TURGUT GÜVEN