Siyasi iktidarın milli bayramlarla sorunu olduğu geçmişten günümüze bilinen bir gerçek. Her milli bayramda ayak sürümeleri, çeşitli bahaneler uydurarak katılmaktan kaçınmaları, yaptıkları açıklamalarda ise başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere milli kahramanlarımızın adını bile anmamaları ülke halkının gözünden kaçmıyor.

        2020 yılında ise korona salgını siyasi iktidarın can simidi oldu. Ancak AKP’li yöneticilerin milli bayramlarda akıllarına gelen salgın, Ayasofya’nın açılışı ve 15 Temmuz etkinliklerinde akıllarının uçundan bile geçmedi.

        Bu gün ise ülke genelinde 30 Ağustos Zafer Bayramı siyasi iktidarın çizdiği çerçevede gerçekleşti. Halkın katılımı ise bilerek engellendi.

        Örneğin, İzmir de üstü açık otobüse binmesine izin verilmediğini bu sebeple bisikletiyle korteje katılacağını açıklayan Başkan Soyer, "30 Ağustos özgürlük ve bağımsızlığımızın bayramıdır. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde bir ulusun zincirlerini kırdığı gündür. Zafer Turu'nda üstü açık otobüste bulunmamıza izin verilmedi” dedi.

         Ankara’da Birleşik Kamu- İş Konfederasyonu’nun 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 98’inci yıl dönümünde Sıhhiye Zafer Anıtı’nda düzenleyeceği törene Atatürk’ün resminin olduğu flamalar alınmadı. Yaşanan olayı anlatan Konfederasyonun Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ali Taştan, “Flamanın üzerinden bir yerde konfederasyonun ismi yazıyor diye Atatürk’ün anıtına Atatürk’ün resmini almadılar. 30 Ağustos’u yasaklayanlar demek ki 100 yıl önce bu ülkeyi kuran Mustafa kemal Atatürk ün fotoğrafından bile korkuyorlar. Bu normal bir durum değil” dedi.

         CHP Zonguldak il örgütü valilik makamına yazdığı iki dilekçe ile 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlamak için izin istedi. Haliyle bu talep korona salgını nedeniyle kabul görmedi. Sanırım tüm CHP örgütleri benzer şekilde hareket etti. Sonuç mu tabi ki sıfır..

Benzer yasaklar ülkenin her şehrinde uygulandı. Şu saatlerde ise Beştepe de halkın katılımı engellenmiş bir şekilde askeri bando milli marşlar çalıyor ve yandaş TV kanalları canlı yayın yapıyor. Sözüm ona bayram kutlanıyor. Oysa AKP’li yöneticiler şunu çok iyi biliyor ki içinde halkın olmadığı hiçbir bayram kutlaması kabul edilemez.

         "Milli" kelimesini her fırsatta kullanan AKP’li yöneticiler, tarihimizden duydukları bu rahatsızlık, laik Cumhuriyet olan alerjilerini göstermektedir.

         Milli Bayramlara bir bahane göstererek kutlamalarını engellemek ülkemizin bölünüp parçalanmasını hedefleyen emperyalizme hizmet eder. Aynı zamanda bu duruş Lozan’a karşı olmak Sevr’i alkışlamaktır.

         Peki, siyasi iktidar milli bayramların yasaklarken başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ne yapıyor?

        Yukarıda yazdım!

        Milli Bayramları kutlamak için valiliklerden yazı ile izin istiyor.

        Siz CHP’nin genel başkan koltuğunu işgal eden Soroscu şahsın milli bayram yasaklarına karşı tek kelime ettiğini duydunuz mu?

        Milli Bayramları kutlamak için izin istemek AKP iktidarının antidemokratik uygulamalarına boyun eğmek, hatta suçuna ortak olmaktır.

        Mustafa Kemal’in 30 Ağustos zaferi öncesinde emperyalistlerden izin aldığını hiçbir tarih kitabı yazmaz.

        KİLİMLİ BELEDİYESİ HALKLA İLİŞKİLER.

        Kilimli Belediyesinin sosyal medya halkla ilişkiler hesabı var. Bu hesapta belediyenin yapmış olduğu hizmetlerin duyuruları yapılıyor.

        Geçtiğimiz günlerde bu hesapta ilginç bir paylaşım yapıldı. Paylaşımın başında ise şu açıklama vardı.

        “Kurtaran doktor var nasılsa’ diye pencereden atlamıyor, ‘Avukat beraat ettirir’ diye kolayca suça karışmıyorsanız, ‘temizleyen var, yapan var. Emek veren var nasılsa’ diye bu çirkin görüntüyü yaratamazsınız. Lütfen emeğe saygı.

         Bu, her şeyden önce VİCDAN meselesi.”

         Bu açıklamanın altında yayınlanmış fotoğraflar da var. Bu fotoğraflarda çocuk parkında yerinden sökülmüş kaydırak, bağlantıları koparılmış spor aletleri,  bankoların etrafına atılmış çöp yığınları, kırılmış beton korkuluklar, yere atılmış çekirdek çöpleri vs.

         Kilimli Belediyesi Halkla ilişkilerin bu paylaşımına 49 kişi yorum yapmış, 15 kişi de bu haberi paylaşmış.   

        Sosyal medyada gördüğümüz bu duyarlılığı ne yazık ki gerçek yaşamda göstermiyoruz.

        Örneğin, çirkinlikleri yapılırken hiç gören olmadı mı? Tabi ki var! Ancak insanlarımız uyarı görevini yapmayı hiç düşünmüyorlar. Bu gibi durumlarda yetkili makamlara ulaşmayı, suç işleyenleri bildirmeyi, “şikâyet etmek” kötü bir şeydir diyerek yapmıyorlar.

        Belediyenin halka verdiği hizmeti kendini bilmez bir manyak yerle bir edecek, kırıp dökecek veya kirletecek, bu hizmetten faydalanan kişiler gördüğü, rahatsız olduğu halde sessiz kalacak, sonrasında ise mevcut durumdan rahatsızlığını belirtecek. İşte bu Türk Halkına özgü bir durumdur.  

         Anlayacağınız delikanlı milletiz, ama bu pislik içinde yaşamaya razı oluyoruz.

        ARAÇ KONVOYLARI!

        Bazı şehirlerimizde valilikler yasada olduğu ve uygulanmadığı için tekrar konvoy yasağı koyuyor. Çok da iyi oluyor. Çünkü tamamen ilkelliğin görüntüsü ortaya çıkıyor.

       Trafik Arapsaçına dönüyor, kazalar gerçekleşiyor, çalınan kornalar, davul zurna nedeniyle müthiş bir ses kirliliği oluşuyor.

       Kimin umurunda!

       Hiçbir yetkili yasalarda yeri olmamasına rağmen bu konuda kılını dahi kıpırdatmıyor.

       Emniyet yetkililerine hatırlatayım istedim.

 

       TURGUT GÜVEN