Perşembe günü Muharrem İnce “CHP kral çıplak” dediği dakikalardan itibaren sosyal medyada tartışmalar başladı. Tartışmalar bir süre daha devam edeceğe benziyor.

        İnce olayını Sosyal Medyada enine boyuna tartışanlardan biriyim, konuyu burada da olgunlaştıkça yazmayı düşünüyorum. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim! CHP üyesinin büyük bir bölümünün hatta yönetim kurullarında görev yapanların bile parti içinde olup bitenden haberinin olmadığını, parti içi demokrasinin ise önemini kavrayamadıklarını anlıyorum. Bu durum CHP’de eğitim eksikliğini gösteriyor.

        Bu tartışmaları CHP kültürünün içinde mutlaka yapılmasından ve doğrunun bu yöntemle bulunmasından yanayım. Peki, CHP’de şimdilerde epeyce zayıflamış olan bu kültür nereden geliyor?

        Mustafa Kemal Atatürk’ten. Çünkü Mustafa Kemal işgal günlerinde bile sofrasının başında ülkenin kurtuluş çarelerini, sonrasında ise gerçekleştireceği devrimleri arkadaşları ile tartışmış, çoğu zaman ortak akıl üretip kararlılıkla uygulamıştır.

        Bu anlayış ile seviyeyi düşürmeden ve bıkmadan usanmadan ancak bilgi sahibi olarak tartışılmalı ve doğruya ulaşılmalıdır. CHP’nin bu günkü yönetiminin yapmadığı budur.

        Küçük bir örnek vermek isterim! CHP’de Parti Meclisi (PM) en büyük organdır. Tüm konular burada tartışılıp, doğru olduğuna karar verilen projeler uygulanırdı. Geçmişte en doğru ve hatasız kararlar böyle alınırdı. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde ise bu işleyiş tersine döndürüldü. Merkez Yürütme Kurulunda (MYK) alınan kararlar PM’ye onaylatılıp (!) uygulanıyor. Bunu şöyle izah etmek mümkün; CHP tersten çalıştığı içinde doğru kararlar alınıp uygulanamıyor ve AKP yaptığı yanlış işlerde dahi geri adım attırılamıyor. En önemlisi ise geçmiş yıllarda ülke gündemini CHP belirlerdi, bu yanlışlar nedeniyle AKP belirliyor. CHP de bu gündemin peşinden ne yazık ki sürükleniyor.

        Yine sosyal medyada İnce için gelen eleştirilerin başında CHP tabanının çok sık kullandığı bir cümle öne çıkıyor! “Tam AKP zor durumdayken şimdi zamanı mı?” Bu söz CHP içinde her ne yapılırsa yapılsın, yöneticilerin bu savunması ile tarihe geçti demek yanlış olmaz. Peki, bunun zamanı hangi gün ve hangi saat. Ne yazık ki bunu bilen yok. Bakınız bu haksız çıkış parti içi dinamikleri bitirdi, tartışma ve doğruyu bulma kültürümüzü daralttı. Yeni proje düşüncesini ve buluşunu yavaşlattı. Parti üyeleri bu söz ile karşılaşmamak için düşüncelerine gem vurmak zorunda kaldı.  

        İnce’nin çıkışını “kurultay yeni yapıldı bu çıkış kurultaya ve seçilenlere saygısızlıktır” diyenler de var. 80 il başkanının dokuz kez seçim kaybetmiş başarısız bir genel başkanını oy birliği ile önermesi bu partide demokrasi olmadığının önemli bir işaretidir. Kurultayda demokrasi yoksa kurultaydan çıkan sonuç tartışılacaktır. Hadi diyelim ki yapılmamalıydı hatadır.

        Şimdi sıkı durun; asıl kurultaya saygısızlığı Kemal Kılıçdaroğlu yapmıştır! Nasıl mı? Anlatayım..  

Anahtar listesinde olduğu halde delege tarafından seçilmeyen Tuncay Özkan’ı kendisine baş danışman olarak atayarak. İşte kurultaya yapılan saygısızlığın daniskası budur.      

        Sosyal medyada en çok tartışılan konuların başında ise AKP Medyasının M.İnce çıkışının manşetten düşürmemesi geliyor. Bu durum CHP tabanını gereksiz yere çok rahatsız ediyor. Ancak bu düşüncenin çok yüzeysel bir bakış açısı olduğunu söylemeliyim.

        Şöyle ki; AKP medyasının doğal bir alışkanlığı var. Onlar eline verilen, önerilen konuları doğru olduğu için değil maksatlı olarak yazarlar. Tartışma kültürleri yoktur, tepeden gelen konuları geldiği gibi aktarırlar. O nedenle 5-6 ayrı gazetede manşetler pişti olur. Biat kültürünün doğru olduğunu düşünür ve öyle yaşarlar.

        Bu gün İnce konusunu CHP’de içinde bir kaos olarak gören AKP medyasının bunu haber yapması kadar doğal ne olabilir? Tabi ki bundan faydalanmanın yolunu arayacaklar, bunda şaşılacak bir durum yok. AKP içinde bir kargaşa olsa Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri yazmaz mı?

        Sorulması gereken soru şudur? Bunun AKP medyasına bir faydası olur mu? AKP iktidarı bundan çıkar sağlar mı? Bu mümkün değil.

        Bu durumu kendine dert eden CHP üyesini rahatlatacak bir şeyler söylemek isterim. Yarın İnce alanlara çıkıp “Memleket Hareketini” başlattığında AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkede yaptığı yıkım ve talanı anlatmaya başladığında şimdi yazdığından endişe duyduğunuz medyada tek haber göremezsiniz. Emin olun yazmayacaklar. Ayrıca tek kelime doğru yazmadığına inandığınız AKP medyası sizi neden endişeye düşürüyor anlayabilmiş değilim.

        İnce’nin açıklamalarının AKP medyasında haber olmasından bu kadar endişe duyan CHP yönetimleri ve üyeleri, bundan çok daha önemli bir konuyu dikkate bile almamasına şaşırıyorum.

         Bakınız son kurultayda Kılıçdaroğlu PM anahtar listesine çok ilginç bir ismi dâhil etti. Yüksel Taşkın.

         Kim bu şahıs? Ergenekon ve Balyoz davalarında kurulan kumpasın medya ayağını üstlenen Taraf Gazetesinin köşe yazarlarından biri.  Kumpas yazıları yazmış ve birçok vatanseverin tutuklanmasına sebep olmuş.

         Daha bitmedi.

         PM’ye girmesini anahtar listesine dâhil ederek seçilmesini sağlayan Kılıçdaroğlu baktı ki parti tabanından bir tepki yok, hızını alamadı ve CİA ajanı iddiaları olan bu şahsı MYK’ya sosyal politikalardan sorumlu genel başkan yardımcısı olarak atadı.

         AKP medyası bunu da yazıyor. Endişe ve itiraz edilmesi gereken Kılıçdaroğlu’nun defalarca yaptığı sağdan devşirme bu kişileri CHP’nin üst yönetimlerine taşımasıdır. Bana göre bu davranış Kılıçdaroğlu’nda alışkanlık haline gelmiştir. Sorgulanması ve itiraz edilmesi gereken bu sorumsuzluktur. Bana göre ise bu davranışın adı CHP’ye ihanettir.

        İşte bunun için CHP üyesi parti içindeki gelişmeleri takip etmediği için olup bitenden habersiz olduğunu yazıyorum. Yapılan ihanetin farkında olmadığı ve bilmediği içinde ne yazık ki ihanet edenleri savunuyor.

        TURGUT GÜVEN