P.zevenk olduğunu bende bilmiyordum !.... Yeni Başlangıçlara...
Zonguldak'ın tanınmış iş insanlarından Erim Berberoğlu dün gece Facebook'ta bir paylaşım yaptı.
Başta basın ve medya sektöründe ses getiren paylaşım, iş ve siyaset dünyasında da günün dedikodusu oldu.
Paylaşımda kimden bahsedildiğini merak edenler olduğu gibi tahminlerde bulunanlar da oldu.
Muhtemelen birçoğu da tahminlerinde hedefi 12'den vurdu.
Berberoğlu paylaşımında; “Zonguldak’ta gazetecilik ve televizyonculuk yaptığını zanneden biri; milletvekillerine, belediye başkanlarına, il müdürlerine, makam mevki sahiplerine kadın ayarlıyor. Sadece kadın değil, yer ayarlıyor. Sonra bu insanlara şantaj yapıyor. Aslında yaptığı muhabbet tellallığı. Ama gazetecilik, televizyonculuk yaptığını iddia ediyor. Yaptığı işten beş kat para kazanmak; muhabbet tellallığı ya da uyuşturucu satmakla olur. İyi bildiği için rahat konuşuyor.
İdealist gazeteci, idealist televizyoncu, idealist muhabbet tellalı”… dedi.
Erim Berberoğlu paylaşımında kimden bahsediyor bilinmez ama bir kere pandoranın kutusunu açtı ve devamı da gelecektir.
Mesela Berberoğlu'nun 'muhabbet tellalı' olmakla itham ettiği gazeteci geçinen 'kaz-eteci' ile aynı kişi midir bilinmez ama aynı ise hakkında 'dolandırıcı' diyenler çıkacaktır.
Onlarca kişiyi şirketlerinde çalıştırıp sigortalarını yatırmadığı, maaşlarını ödemediği söylenecektir.
Delikanlı söylemlerde bulunsada kuru sıkı silahtan çıkan sesi duyduğunda 'ayaklarını mabadına vura vura, ardına bakmadan kaçtığı' kulaktan kulağa
fısıldanacaktır.
Kendi anasına, karısına küfür edeni ekran yüzü yapıp birlikte ona buna çamur atmayı geçim kapısı yaptıkları dilden dile dolaşacaktır.
Daha, daha, daha...dahası da ortaya dökülecek, gerçekler zamanla gün yüzüne çıkacaktır.
Bize de Berberoğlu'nun kimden bahsettiği soruldu.
Üstte benim sıraladığım niteliklere uyan bir müptezel tanıyorum.
Eğer Berberoğlu'nun bahsettiği müptezel ile benim tahmin ettiğim gazeteci geçinip kaz-eteci olan müptezel aynı kişi ise
inanın 'p.zevenk' olduğunu ben de bilmiyordum.
*****
YENİ BAŞLANGIÇLARA...
Oldukça uzun zamandır haber ve köşe yazılarıma ara vermek durumunda kaldım.
2 yılı aşkın zamandır babamın sağlık sorunları ile uğraşıyoruz.
Ankara Şehir Hastanesi, Atatürk Devlet Hastanesi, Uzunmehmet Gögüs Hastalıkları Hastanesi, Bülent Ecevit Uygulama ve Araştırma Hastanesi ve Sakarya Üniversitesi
Araştırma Hastanesi arasında adeta mekik dokuyoruz.
Ardından yaradanın en güzel hediyesi Mert Deniz'imin yaklaşık 7 aydır devam eden enfeksiyona bağlı ateşli rahatsızlıkları derken sektörden ve gündemden
uzak kaldık.
Her ne kadar gündemi takip etsek de takip ettiğimiz konuları yazıya dökme psikolojisini yakalayamadık.
Babam son olarak 1 hafta önce, Ereğli Özel Anadolu Hastanesi yoğun bakım ünitesinde 10 gün süren bir tedavi gördü.
Oradan taburcu edildi ve önümüzdeki hafta tekrardan Sakarya Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne yatarak tedavi görmeye hazırlanıyor.
Mert Deniz'im kısa ve başarılı bir operasyonla kendisini rahatsız eden geniz etinden kurtuldu.
Babam şimdilik kızkardeşime emanet.
Ben de bu arada bir iki karalamaya başlayayım dedim.
Ve özellikle son 1 yılda şunu anladım.
En öncelikli ve en önemli konu sağlık.
Sağlık yoksa, malın mülkün olmuş hikaye.
Hem bedensel gücünü, hem zamanını, hem de paranı alıyor.
Hele paran yoksa...
İşte o zaman sağlık konusunda işin daha zor.
Şükür ki biz bu sorunla karşılaşmadık.
Ama parası olmadığı için aylarca tomografi, ultrason, sintigrafi sırası bekleyen vatandaş gördük, üzüldük.
Yaradan herkese sağlık sıhhat versin.
Aksilik olmadığı sürece Pazar günleri dışında haftanın 6 günü bu köşedeyim.
Esen kalın.