AKP ve CHP’de rütbeler ve hiyerarşi yer değiştirdi.
AKP’den yapılan bir açıklamaya unvanı ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin, CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun eleştiride bulunuyor.
Zonguldak Belediye Başkanı açıklama yapıyor, Ebru Uzun eleştiriyor.
AKP İl Başkanı açıklama yapıyor, Ebru Uzun eleştiriyor.
AKP’li Milletvekilleri açıklama yapıyor, yine Ebru Uzun muhalefet ediyor.
CHP İl Başkanı Murat Pulat ise sadece başkanlık koltuğunda oturuyor ve kulağının üzerine yatıyor.
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz AKP’den hiçbir isme ve kendisi hakkında yaptıkları eleştirilere cevap vermiyor.
Görevi gereği, eleştirilere kulak asmaksızın Zonguldak sorunlarını dile getiriyor, mecliste tartışıyor, ulusal basına taşıyor.
CHP’nin bir diğer milletvekili olan Ünal Demirtaş’ın da İl Başkanı Murat Pulat’tan farkı yok.
O da; 3 dönemdir (7 Haziran/1 Kasım dahil) fuzuli işgal ettiği koltukta sadece maaş günlerini bekliyor ve 2023’de bir daha nasıl milletvekili olabileceğini hesaplıyor.
Ana muhalefet kanadında çalışan Deniz Yavuzyılmaz, açıklamalara ve eleştirilere yanıt verense Ebru Uzun.
Ebru Uzun’un eleştirilerine ‘mevkidaş’ olarak yanıt vermesi gereken AKP Merkez İlçe Başkanı Mükerrem Ayçiçek ise; ‘dut yemiş bülbül’ misali sessizlik içerisinde partisinin belediye başkanının, İl Başkanının, Milletvekillerinin eleştirilmesini dinliyor, seyrediyor.
Teşkilat yöneticiliği bazında AKP’de Mükerrem Ayçiçek, CHP’de ise Murat Pulat’ın ideolojik görüşleri dışında birbirlerinden farkları yok.
Hatta ortak noktaları bile var.
Mükerrem Ayçiçek, Merkez İlçe Başkanı olarak atandığı güne dek geçen 20 yıllık sürede AKP’de hiçbir mahalle toplantısında dahi görünmediği gibi tek bir seçim çalışmasında sahada izi yok.
Aynı şekilde Murat Pulat’ı da CHP’de görev aldığı süreler dışında mahalle, köy ve seçim çalışmalarında sahada gören yok.
Her ikisi de etiket olarak ve işgal ettikleri koltuklarda oturan olarak varlar, aynı zamanda da yoklar.
Her ikisinin de partilerine pek bir faydaları oldukları söylenemez.
Olmadıkları zaman yoklukları partilerine kaybettirmediği gibi her ikisinin varlığı da partilerine kazandırmış değil.
Her iki isim de oturdukları koltukları fuzuli işgal etmek yerine; partilerine fayda sağlayacak, ivme katacak, sahada iz bırakacak isimlere koltuklarını bırakmalı.
Yoklukları daha önce kazandırmamıştı, varlıkları da öyle…
Bırakmaları ya da görevden alınmaları durumunda da durum aynı.
Varlıkları kazandırmayanın, yoklukları da kaybettirmez.