Bir önceki yazımda parti içi seçimlerde eski milletvekillerini “partinin büyüğü” olamadıklarını yazmıştım. Bu durum madalyonun bir yüzüydü, ya diğer yüzü! İşte bu günkü yazımda “madalyonun diğer yüzünü” yazacağım.

         Yazımın hemen başında “Zonguldak CHP içinde bu kişilerin yönlendirmesi ile siyaset arenasında hareket eden kişiler ve gruplar var” demiştim. İşte eski milletvekillerinin yönlendirmesi ile aday olma cesareti bulan bu gruptaki kişilerin ortak özellikleri var.

         Bu kişiler aday oldukları makamları dolduracak bilgiden ve donanımdan yoksunlar. Seçildikten sonra yapacakları herhangi bir projeleri de yok. Mevcut sorunları çözme yeteneği ve becerisi ara ki bulasın. Aslında bu kişiler kendilerindeki bu yeteneksizliğin farkında ve bu nedenle dışardan bir “büyüğün” desteğine ihtiyaç duyuyor.       

         Tabi bu durumda pazarlıklar başlıyor, ben seni buraya taşırsam sen de şuraya pazarlığı doğal olarak gerçekleşiyor.

         Eğer bu karşılıklı çıkarı, suç olarak düşünürsek, bu suç her zaman bilerek ve isteyerek birlikte işleniyor.

         Eski milletvekillerinin desteklediği Merkez ilçede ve il başkanlığında görev yapan kişileri hatırlayın ve icraatlarını şöyle bir aklınızdan geçirin.

         Bu il ve ilçe başkanlarının görev yaptığı toplam yirmi senede hiçbir mahalle örgütlenmesini tamamlayamadılar, mahalle sorumlularını bile belirleyemediler. Çünkü böyle bir projeleri yoktu. Her yerel ve genel seçimde taraf olup, kendisini o makama taşıyanların seçilmesi için uğraşıp partide bölünmenin, parçalanmanın yolunu açtılar.

          Bu süre içinde görev yapan il ve ilçe başkanlarının parti için yaptıkları tek bir doğru iş yoktur. Çünkü onların tek görevi vardı kendilerini o makama gelirken yardımcı olanlardan talimat alıp uygulamak, tekrar seçilmek için seçim hileleri yapmak, liste saklamak, bisküvi kutularıyla yaptıkları delege seçimlerinde sahte oy kullandırmak, rakip gördüklerinden üye listelerini saklamak, parti içi demokrasiyi hadım etmek. Makamları kendi çıkarı için kullanmak, yaptıkları yanlış işlerin hesabını veremediği için görevden alınmak, partiyi kayyuma taşımak, mahallelere sandık kurun talebine paramız yok gibi saçma sapan cevap verip yapmamak, seçimlerde adayları eşit yarıştırmak yerine taraf olmak, seçim günü ortalardan kaybolmak, genel merkezin onayladığı listeyi değiştirmek,  

         Ne yazık ki gerçek bu. Zonguldak’ta CHP üyesi bunları yaşadı.  

         Bırakın diğer ilçeleri Merkez ilçenin 19 mahallesinde bile örgütlenememiş bir parti eğer bu şehirde iki milletvekili çıkarıyorsa yatın kalkın AKP gibi siyasi bir rakibinizin oluşuna dua ediniz.

         CHP’de yıllardır yaşadığımız mevcut durumun hiçbir kişiye ve bu şehre faydası olmadı olmayacakta. Bakınız CHP’nin Zonguldak’ta 7 Haziran 2015 seçimlerinde aldığı oy 146.162 dir. Bu oy seçimlerde alınan en yüksek oydur.

         Kimse sonuçtan nemalanmaya kalkmasın bence sebebi milletvekili ön seçimidir.

         1 Kasım 2015 tarihinde de seçim yenilenmiş. Ön seçimden çıkan sıralama (üye iradesi) değiştirilmiş alınan oy 136.695’şe düşmüştür. Son 24 Haziran 2018 seçimlerinde ise CHP’nin aldığı oy 117.724’dür. Bu sonuçta parti içi seçimleri kaybedip sandığa gitmeyen CHP’liler vardır. İçlerinde bu tercihlerini de açıkça beyan edenler vardır.   

         Bu kafayla gidersek ilk genel seçimde iki milletvekili çıkarmak hayal olur.

         Zonguldak belediyesini 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde 26.119 oy ile kazanmışız beş sene sonra 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 23.152 oy ile belediyeyi AKP’ye teslim etmişsiz.   

          Yine bu kafayla gidilirse beş sene sonra Zonguldak belediyesini geri almak hayaldir.

          Anlatmak istediğim şudur. CHP’de bu gidişin sonu hüsrandır. Eski veya yeni milletvekillerinin birilerini destekleyip il, ilçe başkanlıklarına veya yönetimlerine getirmesinin hiçbir kimseye faydası olmayacaktır.

          Şu bilinsin! Eski milletvekillerini teşvik eden, parti içi seçimlerde onların kapısını aşındırıp destek isteyenler en az onlar kadar suçludur.

          Bu uygulama, parti içi demokrasinin yok edilip işletilmemesi, kısıtlanması, kısmen uygulanması veya müdahale edilmesi bilinçli seçmenin sandığa gitmemesine sebep olmaktadır.

          Bu gerçeği görmek zorundayız.

          En önemlisi ise şudur! Partili belediye başkanları ve eski milletvekilleri kendilerinin aday olmadığı hiçbir seçimde alanlara çıkıp parti için çalıştıkları görülmemiştir.

           Konuya gelecek yazımda devam edeceğim.   

 

          TURGUT GÜVEN