CHP il kongresi sonrasında epeyce karıştı. Çünkü CHP içinde parti içi demokrasi daraltıldıkça, iç tartışmalar, çıkar kavgalarına dönüşür. Zonguldak CHP’de gerçekte yaşananlar budur.

         Kimse gönül koymasın, kırılmasın, yazdıklarım sizi üzebilir ancak “dost acı söyler ama doğrudur” sözünü sizlere hatırlatmak istiyorum. Şunu da belirteyim bu “CHP Zonguldak” analizi birkaç yazı ile sizlere anlatacağım.  

         Şu bir gerçek, son yıllarda CHP’de kalite oldukça düştü, bu kalite düşüşü diğer illere göre Zonguldak’ta biraz daha fazla diyebilirim.

         Çünkü Zonguldak’ta CHP kuşatılmıştır.

        Bu nedenle parti üyelerinin birçoğu, bir başka deyişle siyasete girdiğinde partiye kalite katacak, projesi ve sorunlara çözümü olan birçok kişi yönetimlerde görev almaktan özenle kaçınıyorlar. Olup biteni izlemekle yetiniyorlar.

        Can alıcı soru şudur? Partiyi kuşatanlar kimdir?

        Seçilip görev yaptıkları sıralamaya göre yazayım..

        Harun Akın, Ali Koçal, Ali İhsan Köktürk, Şerafettin Turpçu gibi geçmiş dönemlerde milletvekilliği yapanlardır kuşatanlar. (Koçal son günlerde kendini biraz çektiğini söyleyebilirim)  Yine Akın ile birlikte milletvekilliği yapan Nadir Saraç’ın da hakkını yemek istemem sahnede değil. Mehmet Haberal hoca için ise yerel seçimlerde aday belirlenirken etkin olduğunu söylemek yanlış olmaz.  

        Yukarıda isimlerini saydığım milletvekilliği yapmış bu kişilerin tamamı ile fırsat bulduğumda görüştüğüm kişilerdir. Hepsine eşit mesafedeyim, birini diğerinden ayırmam, yanlışlarına yanlış, doğrularına doğru diyenlerdenim. Ancak herkesin bildiği bir gerçeği yazmak zorundayım.

        Defalarca yazdığım bir doğruyu tekrarlamak isterim. Parti içi yarışta mevcut milletvekilleri taraf olmamalıdır. Aynı onlar gibi eski milletvekilleri de taraf olmamalıdır. Hatta belediye başkanları.

        Şimdi bu kişilerin parti içi seçimlerde taraf olmadığını ağabeylik yaptığını düşünün.. 

       Zonguldak CHP içinde bu kişilerin yönlendirmesi ile siyaset arenasında hareket eden kişiler ve gruplar var.

       İşleyiş böyle olunca seçilip göreve gelseler bile il ve ilçe başkanları bu kişilerden birinin adamı, dolayısı ile uzaktan kumandalı olarak görülüyor.

       Yukarıda saydığım eski milletvekilleri parti üyesinin, Zonguldak seçmeninin katkıları ile maddi manevi güzel imkânlar yakaladılar. Helal hoş olsun. Ancak bu saatten sonra tekrar milletvekili, belediye başkanı gibi makamlara gelmeleri bence mümkün değil. Sonuçta CHP’ye genel başkan olacak da değiller.

       Bu durumda yapmaları gereken CHP içindeki grupları yönlendirip yönetmek değil, parti içinde sorunlar oluştuğunda danışılan, yol gösteren, partinin ağabeyi büyüğü olabilmeliydiler.

       Ne yazık ki bu gerçekleşmedi ve her geçen gün bu mertebeye gelmeleri daha da zorlaşıyor.  

       Adını yazdığım eski milletvekilleri devreye girip adaylardan birini desteklediklerinde parti içinde barış ortamı, birlik beraberlik ne yazık ki sağlanamıyor. Böyle olunca diğer grup karşı cephe oluşturuyor, il veya ilçe başkanını “uzaktan kumandalı” olmakla suçluyor.

       Bu yakıştırmalar da haklılık payı da yok değil, büyük oranda gerçek.

       Son yapılan seçimler sonrasında Harun Akın’ın desteklediği merkez ilçe başkanı Ebru Uzun, Şerafettin Turpçu’nun desteklediği il başkanı Murat Pulat’a, uzaktan kumandalı ilçe ve il başkanı gözüyle bakılacaktır. Bakış açısı büyük oranda bu olunca, onlarda özgür ve bağımsız akılla hareket edemeyecek bu yükün altında görev yapamayacaklardır.

       Diğer taraftan bu kişilere destek olanlar sadece başkanı desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda yönetim kuruluna da kendilerine tabi kişileri yerleştirmeyi ihmal etmiyorlar.

       İsim vermeyeyim ama Zonguldak’ta şu kişi kimdir nasıl biridir diye sorduğunuzda alacağınız cevap “şunun adamıdır, onun sözünden çıkmaz, o kişiden talimat alır ve uygular” gibi benzer cevaplar alıyorsunuz.

       Şunu da belirteyim Merkez İlçe ve İl yönetimlerinde saymaya çalıştığım olumsuzlukları önleyecek parti tecrübesine sahip arkadaşlarım var. Dilerim bu olumsuzlukların farkına varıp zamanında müdahale ederler.

       Partide yaşanan olumsuzlukların tamamı olmasa da bir kısmı bir daha milletvekili veya belediye başkanı olayım telaşıyla yukarıda isimlerini saydığım kişilerin beklentileri nedeniyledir.

       Parti içi demokrasi adı altında verilen bu kişisel yarış önce partiye, Zonguldak’ın geleceğine, gruplar arası zıtlaşmalara, bölünüp parçalanmaya, hatta son genel ve yerel seçimde partiye ihanetlere sebep olmaktadır.

       Örgütlere sizin başarılarınızı anlatın uygulasınlar, hatalarınızı anlatın bunlardan kaçınsınlar ki parti kazansın.

       İl kongresi sonrası yaşanan tartışmalardan örnekler vereyim!

       Çaycuma Belediye Başkanı kurultay adayı olan ilçe kadın kolları başkanını istifaya davet ediyor. Karşı çıkan eski milletvekili ile sosyal medyadan tartışıyor. Ereğli Belediye Başkanı, ilçe başkanını yalancılıkla suçluyor, eski il gençlik kolu başkanı, eski milletvekiline “il başkanı olduğunda bizi istifaya davet ettin” diyor vs.

       Partinin yöneticilerinde durum bu olunca üyeler ve gruplar arasındaki tartışmaları varın siz hesaplayın.

       Ülkede “hak, hukuk, adalet” için Ankara’dan İstanbul’a yürüyen partide bu değerler aranır oldu.  

       Bu gerçeği görmemezlikten gelemeyiz. Yönetmeye kalkanlarda, yönetilenlerde tekrar düşünmek zorundadır. Çünkü ülkede AKP iktidarının yapacağı bir şey kalmamıştır ve CHP her geçen gün iç kavgalar nedeniyle ilkelerinden ve ülke gündeminden uzaklaşmaktadır.

       Ya partili belediye başkanları, onlarda bir sonraki yazımda okuyacaksınız.

 

       TURGUT GÜVEN