Siyasi partiler iktidara gelip ülkeyi yönetmek için kurulur değil mi? CHP’yi yöneten Genel Başkanı ve oluşturduğu yönetimi adeta iktidara gelmemek için uğraşıyor.

         Bakın nasıl anlatayım!

         Bilindiği gibi CHP de ilçe kongreleri bitti, il kongreleri yapılıyor. Dolayısı ile CHP yeni bir vitrin oluşturuyor. Ülke genelinde ilçe kongrelerini imkânlarım ölçüsünde takip ettim. Örnek gösterilecek, “işte ilçe kongresi böyle olur” diyebileceğiniz bir tek kongre yok.

         Çok detaya girmeden yazayım.

         Parti tüzüğünde seçimlerin çarşaf liste ile yapılması esasken, kongrelerin tamamı, hemen hemen oy birliği ile blok listeyle yapıldı. Hatta tek adaylı kongreler bile çarşaf liste ile yapılamamış. Tek adalı kongrede bile bir ilçe başkanı ortaya çıkıp delegelere “ben ilçe başkanlığına adayım yönetim kuruluna girmek isteyenler aday olsun çarşaf liste ile kongre yapılmasını istiyorum, yönetim kurulunu ve il delegelerini siz belirleyin, anahtar listede yapmayacağım” diyememiş.

        Üyesine, delegesine güven duymayan bir yönetim başarılı olabilir mi?

        Diğer taraftan ilçe başkanlarının büyük çoğunluğu şaibeli kişilerden seçilmiş. CHP gibi bir partide bu durum inanılır gibi değil.

        Örnek mi? Zonguldak Merkez İlçe de 134 oyla seçilen Ebru Uzun vasisi olduğu kişinin parasını zimmetine geçirmiş. Parti üyesi ve seçmen yakının parasını yürüten kişiye nasıl güvenecek. Uzun ve ekibinin son genel ve yerel seçimde partiye ihanetlerinden bahsetmiyorum bile.

         Kilimli ilçede tek aday olan Erol Sarıal çalma kitap yazmış. Bilgi hırsızı, şövenistlik mesleği olmuş, doğru konuşmayı unutmuş birine nasıl güven duyulacak.

        Muğla Bodrum’da işi gücü olmayan biri sponsorlar yardımı ile ilçe başkanlığına taşınmış. Yerel seçimlerde Muğla genelinde 231.000 oy kaybetmiş il başkanı yine tek il başkan adayı.

        Yukarıdaki örnekleri arttırmak mümkün. İşin garibi CHP delegesi bu kişilerin etrafında grup oluşturup kongrede oy vermişler. O gruplarda bulunan kişilerden bir teki bile “hakkınızda şu iddialar var, bir açıklama yap” dahi dememiş.

         İl kongrelerinin ilçe kongrelerinden hiç farkı yok, hatta daha berbat. İzmir ve İstanbul il kongreleri geçtiğimiz Pazar günü tek aday ile yapıldı. İzmir’de 611 il delegesinin katıldığı kongrede il başkanı 253 oy ile seçildiğini zannediyor.

         Genel Merkezde 10 Aralık grubu il kongrelerinin tek adayla yapılması için yoğun çaba harcıyor. Parti içi rekabet bilerek ve isteyerek yok edilirse doğru, iyi ve güzel olan nasıl öne çıkar?

         Zonguldak’ta belediye başkanlarının bir kısmı ve gelecek seçimlerde milletvekili olmayı düşünenler mevcut il başkanı Hakkı Güney’i destekliyor. Sebep partinin geleceği değil, belediye başkanları yerel seçim öncesinde kendilerini desteklediği için diyet borcunu ödüyor. Milletvekili olmayı düşünenler ise “Hakkı Güney nasılsa milletvekilliğine aday olup önümüzü kesemez” düşüncesi ile destek oluyorlar.

         Güney’in bilgi ve yönetme kapasitesi, işsiz güçsüz oluşu, şaibeli geçmişi kimin umurunda.   

         Sadece Güney mi? İl Başkanlığı yaptığı dönemde 18 il yönetim kurulunun istifası il yönetimini kayyuma taşımış Halil Furat bile ilçe, ilçe dolaşarak il başkanlığına aday olmanın yolunu arıyor. İl yönetiminden istifa edenlerden bir teki bile neden istifa ettiklerini açıklamazken, yanında dolaşanlardan biri “neden senin yönetimin düştü” diye sormuyor.  

        Ya Genel Merkez!

        Kemal Kılıçdaroğlu 18 Kasım 2009 kurultayında “bundan sonra CHP’de parti içi demokrasinin tüm kuralları ile uygulanacağını” söylediğinde tüm ülkede heyecan yaratmış, parti üyesini umutlandırmıştı.

        Görevde bulunduğu 10 sene içinde parti içi demokrasiyi yok ettiği gibi dört tüzük değişikliği ile parti içi demokrasiyi AKP ve MHP seviyesine indirdi.

        2015 yılında yapılan genel seçimlerde ön seçimle belirlenip milletvekili olanların tamamı 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde aday gösterilmedi.

        Kılıçdaroğlu ve ekibi yıllardır partide mücadele eden kendi evlatlarını acımasızca harcarken, yıllarını CHP’ye karşı mücadele etmiş sağcı artıklarını partiye taşıyıp kendine yardımcı yaptı.

        Tüm bu yazdığım yanlış işler parti içinde erozyon yaratıyor, parti üyesi küstürülüyor ve partiden uzaklaşıp kararsız seçmen arasına katılıyor ve seçimlerde sandığa gitmiyor.

        Vitrininde bu tip şaibeli kişilerin olduğu, parti içi demokrasinin yok edildiği bir parti seçimlerde nasıl başarılı olur.

        Şimdi soru şu!

        “AKP bunca yanlış işler yaparken, insanlar çaresizlikten intihar ederken, işsizlik almış başını giderken, ekonomi batmışken,  anketlerde hala nasıl %40’larda destek alıyor?”

         CHP parti içi demokrasiden uzaklaştığı, parti içi rekabeti ortadan kaldırdığı, tek adamlığa doğru gittiği için olabilir mi?

         Vatandaş, çocuklarım aç diyerek kendini yakarken, CHP Kudüs mitingine katıldığı için olabilir mi?

         Bu şekilde yönetilen bir CHP halkın umudu olamıyor.  

         TURGUT GÜVEN