4 Ocak tarihi sadece maden işçisinin değil, Zonguldak halkı için, hak aramanın, dayanışmanın, birlikte direnişin önemli bir yıldönümüdür.
30 Kasım 1990 da başlayan büyük madenci grevi 4 Ocak 1991 tarihine kadar tüm şehirde sürmüş, bu tarihten sonra Ankara yürüyüşü ile devam etmişti.
Tüm şehir el ele vermiş siyasi iktidarın (ANAP) ve lideri Turgut Özal’ın Zonguldak’a şaşı bakışını tersine çevirmiş, bu direniş ile ANAP siyasi partiler çöplüğüne doğru yolculuğa çıkmıştı.
Bu eyleme sadece madenci grevi demek eksik olur, bu Zonguldak halkının direnişi, başkaldırışıydı. Ve bu haklı direniş tüm ülke halkından destek almış, o güne kadar uyuyan halkın uyanmasını sağlamıştı. Siyasi iktidarın ekonomik hesapları alt üst olmuş, tüm ülkede çalışanlar lehine bir gelişme yaşanmıştı.
Yaşananlar bizim kuşağın kendisinden sonrakilere anlatacak en güzel direniş, hak arama hikâyesidir.
Bu şehir her kesimiyle dayanışmanın, birlikte mücadelenin en güzel örneğini vermişti. Sadece bu şehirdeki halkın ve esnafın değil, ülkenin diğer şehirlerindeki emekten yana insanlarımızın gönderdiği yiyecek, içecek, giyecek elinde her ne varsa bir düzen içinde yolu kesilen madenciye ulaştırılıyordu.
Dün tarihler 4 Ocağı gösterirken Genel Maden İşçileri Sendikası sadece basın açıklaması yapmakla yetindi, bu kadar önemli bir günü pas geçti.
Madenci grevi ve Ankara yürüyüşü GMİS için hiçbir şey ifade etmiyordu. Yerel basın da dahi bu konuyla ilgili bir tek haber ve köşe yazısı yazılmadı.
Bu büyük direnişi o günlerde örgütleyen ve gerçekleştirenler sosyal medyada gerekli paylaşımları yaptı bu güzel anları bir kez daha halkımıza hatırlattılar.
Toplu iş sözleşmesi masasında tüm işçileri satan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın Zonguldak’a gelip maden ocağına inmesi, rahmetli Şemsi Denizer’in koltuğuna oturup ahkâm kesmesine GMİS yönetiminin gösterdiği ilgi ne yazık ki Zonguldak eyleminin yıldönümünde gösterilmedi.
Geçmişinde dünyanın en önemli eylemini gerçekleştirmiş sendikanın bu günkü yöneticilerine bakın. Denizer dün mezarında kesin ters dönmüştür. Sizin gibi sendikacılara binlerce kez yazıklar olsun.
MERKEZ İLÇEDE KAÇAN FIRSAT..
Merkez ilçede adaylığını ilk açıklayan Ebru Uzun oldu. Geçmişi ve adaylığı ile ilgili düşüncelerimi gelecek yazılarımda bulacaksınız. Ancak çok önemli gördüğüm bir konuya değinmek istiyorum.
Uzun ilçe başkanlığına aday olduğunu il binasında açıkladı. Sanırım bu durum CHP’de bir ilk kez yaşandı.
Uzun ve ekibi günler öncesinde il binasına yerleşmişti ve adaylık açıklamasını il binasında yapacağı partililer tarafından konuşuluyordu. Haliyle il Başkanı Hakkı Güney ve merkez ilçe başkanı Yusuf Mar da bu durumu da biliyordu.
Güney’in il başkanlığında yapılan adaylık açıklaması işine gelmiştir. Çünkü Uzun merkez ilçe başkanlığını kazanırsa Güney’inde il başkanlığı şansı artacaktır. O nedenle adaylık açıklamasını il binasında yapmasının doğru olduğunu düşünmüştür.
Bu çıkarı için adaylık açıklamasını il başkanlığında açıklayacağını mesaj çekerek parti üyelerine bildiren ve basına bilgi veren Uzun’a, “burada adaylık açıklaması yapman doğru değil, partimizin düşman kamplara ayrıldığı anlamı çıkar. Zonguldak kamuoyu ve partililer tarafından hoş karşılanmaz, yanlış anlaşılır” diyecek akıl Hakkı Güney’de ne gezer.
Merkez İlçe Başkanı Yusuf Mar için aynı şeyleri söylemek doğru olmaz. Daha önceki yazılarımda da yazdım Mar bir an önce ilçe kongresi yapılıp görevinden (!) kurtulmayı düşünüyor. İlçeyi yönetende zaten kendisi değil, malum üç kafadar..
Hiçbir yere de aday olmayı da düşünmüyor. Onun için diyorum ki, keşke görevi bırakmadan doğru aklı başında bir iş yapabilseydi.
Ebru Uzun’a telefon açıp, “adaylık açıklamanı il binasında yapman doğru değil, gel ilçe binasında yap, bunun için ben ve yönetimim ilçe binasında adaylık açıklaması yapacağın ortamı hazırlayacağım” diyebilseydi.
Bu girişim, şu anda çok gergin olan ortamın yumuşamasına, taraflar arasında barış havasının esmesine sebep olurdu. Kavgadan ve gereksiz tartışmalardan rahatsızlık duyan sağduyulu partililerin de yüreğine su serpmiş, kongre öncesinde de havayı yumuşatırdı.
Önemli gördüğüm bu fırsat kaçmış oldu.
TURGUT GÜVEN