Umut Şekerci - Tosun ve Çağlayan giderse belediye de gider!... Hangi Ebru Uzun daha samimi?

CHP Kongresinde ve öncesinde yaşananlar, ortaya atılan iddialar AKP’de yaşanan polemikleri, kulisleri ve gruplaşmaları unutturdu.

Aylar öncesinde gerek yazılarımda, gerekse katıldığım TV Programlarında kongreler öncesinde ilk olarak Merkez İlçe Başkanı Mustafa Çağlayan’ın, sonra da İl Başkanı Zeki Tosun’un partiden ayaklarını kaydırmak için operasyon yapılacağını işaret etmiştim.

O günlerde Çağlayan aleyhinde hafif haberler yapılırken, o haberlerin şiddetinin artacağını, ardından da Zeki Tosun aleyhinde düğmeye basılacağını ifade etmemin üzerinden 2 ay bile geçmedi.

Düğmeye basıldı!

Kimler tarafından?

AKP’nin sırtında asalak olan,  AKP etiketi sayesinde servetlerine servet katan, AKP’nin seçim çalışmalarında ortaya çıkmayan, insanın yüzüne gülerken bile içinden ana avrat sövdüğünü hissettiren FETÖ devşirmesi sözde AKP’liler tarafından!

 

Genel Merkez FETÖ DEVŞİRMESİ bu sözde AKP’lilerin tezgahlarına mı kanacak yoksa tüm seçimlerde başarı sağlayan Zeki Tosun ve Çağlayan’ın yanında mı duracak?

Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan’ın sözlerinde sıklıkla ‘ahde vefa’ duygularını dile getiriyor olmasına bakarsak, Tosun ve Çağlayan görevlerinde kalırlar.

Fakat Genel Merkez, her daim partilerinin çıtasını yükseltmek yerine kendi menfaatlerini yükseltmenin derdinde olanları dikkate alırsa, Zonguldak Belediyesini ve 3 milletvekilini bir daha rüyasında görür.

 

Çünkü Zonguldak Belediyesini AKP’ye kazandıran Başkan adayının, İl-İlçe Başkanlarının ve Milletvekillerinin kendilerine has meziyetleri değil, CHP’lilerin sağlayamadığı birlik ve beraberliği sağlayabilmeleriydi.

Birilerinin kendi ikballeri doğrultusunda bu birlik ve beraberliğe halel getirilirse bir sonraki seçimde Zonguldak Belediyesi CHP’ye şimdiden hayırlı olsun.

**********************

HANGİ EBRU UZUN DAHA SAMİMİ?

Ebru Uzun anlaşılan kendini çok akıllı, kendisinden başka herkesi salak sanıyor.

Dün basına yaptığı açıklamalar bu tabloyu ortaya koyuyor.

Daha düne kadar arkasından söylemediğini bırakmadığı adamın kuyruğuna takılan, onun söylemlerine paralel doğrultuda girişimlerde bulunan kendisi ama başka herkesi gruplaşmakla suçlayan yine kendisi!

 

Ebru Uzun dün basına verdiği açıklamada; ‘Aday olmayı düşünmüyordum. Delege listelerini hazırlayan ve delegelikleri kazanan arkadaşların talepleriyle aday olmaya karar verdim.’ demiş.

Uzun kendi rengi ile sadece 7 mahallede delege seçimlerine girmesine rağmen bir basın kuruluşuna o dönem; ‘12 mahallede seçime girdik ve 8 mahallede kazandık’ diyerek diğer 5 mahallede, 5 farklı isim ve 5 farklı renkteki liste ile seçime girenlerin de kendi ekibinden olduğunu ve renk aldatmacasına gidildiğini farkında olmadan itiraf etmişti.

 

Delege listelerini kazanan ‘sözde bağımsız’ liste sahibi arkadaşlarını kıramadığı (!) için aday olmaya karar verdiğini açıklayan Uzun da, anlaşılan onları kıramamış!

Mahallelerinde kazananı da, kaybedeni de, ya yönetime ya da Üst Kurul Delegeliğine yazmış!

Hatta 31 Mart’ta CHP’nin kaybetmesi için canla başla DSP için çalışan Cevat Laçin’i bile!

 

‘Aday olmayı düşünmüyordum’ şeklindeki beyanı ise Kemal Sunal filmlerinden çıkma bir replik gibi.

Hiç aday olmayı düşünmeyen birisi kongreden 4 ay öncesinde kurulan ekiple gecenin geç saatlerine kadar toplantılar yapıp, delege avına çıkar mı?

ZORU SEVDİĞİ için talepleri kabul ettiğini söyleyen Uzun için anlaşılan 31 Mart seçimleri İMKÂNSIZ görülmüş ki, Belediyenin CHP’de kalması adına çalışmak yerine yatmayı tercih etmiş.

Merkez İlçe Başkanı olmak için 4 ay gece gündüz çalışan Ebru Uzun, 31 Mart Yerel Seçimlerinde ise bir gün dahi sahaya çıkmadı!

 

O dönem eşinin hastalığının altına sığınan Uzun, mesele Merkez ilçe Başkanlığı olunca eşini 4 ay yalnız bırakabildi.

Şimdi de 2 sene boyunca yalnız bırakacak.

Sizce Ebru Uzun, çıktığı TV programında gözleri buğulu bir şekilde; ‘eşim hasta olduğu için onu yalnız bırakamadım. O yüzden seçimlerde sahaya çıkamadım.’ derken mi daha samimi, yoksa dün basın karşısında ‘Belediyeyi kaybetmemiz çok acı bir durum. Kesinlikle geri kazanacağız’ şeklinde timsah gözyaşı dökerek söyledikleri mi daha samimi?