28.11.2024 Perşembe günü Acılık Caddesi'nde tır çarpması nedeniyle İbrahim Poyraz hayatını kaybetti.
İbrahim Poyraz'ın hayatını kaybetmesi ile ilgili olarak partili-partisiz birçok kişi taziye mesajı yayınladı.
Tahsin Erdem hariç!
Oysa elim kaza belediyeye 100 adımdan bile daha yakın bir mesafede yaşanmıştı.
Tahsin Erdem ne taziye mesajı yayınlayacak 'erdemi' gösterebildi, ne de sorumluluğu kabul edebilecek 'erdemi'...
Ekim ayında başkanlığa Atınç Kayınova vekalet ederken CHP grubundan Uğur Mumcu Kavşağına ve kentin bazı bölgelerine üst geçit ve asansör yapılması
önergesi geliyor.
CHP'lilerin sunduğu önerge yine CHP grubu tarafından dairesine havale ediliyor!
O gün AK Partili meclis üyesi Muhammet Yazıcı; "havale etmeyelim, onaylayalım,
başkana yetki verelim, biri ölürse bunun hesabını Allah'a nasıl veririz" diyor.
Bugün gerçekleşen Aralıık ayı 1'inci birleşim toplantısında bu sefer AKP ve MHP grubu 'Uğur Mumcu Kavşağı ve uygun başka bir noktaya üst geçit yapılmasını içeren önerge sundular.
Sonrasında AKP-CHP-MHP tarafları karşılıklı atışmalara girdiler.
Tahsin Erdem araya girerek Muhammed Yazıcı'nın "Allah'a nasıl hesap veririz" söylemine karşılık misilleme yapar gibi; “Köprüyü kaldırmanın olayı bu. Ben yaptım mantığı bunu getirdi. Orada aceleyle yapılan bir trafik düzenlemesi var. Köprünün hesabını vermediniz, Allah’a nasıl hesap vereceksiniz, bunu düşünün” diyor.
Yani ölen öldüğü ile kalırken üst geçit, alt geçit, asansör olmayan yollarda ölecek olanlar da öldükleri ile kalacak anlamına geliyor.
Her iki taraf da birbirlerini ve sorumluluğu Allah'a havale ediyor.
Buradan anladığımız, sürekli yapılan zamlarla belediyenin BÜTÇESİ Zoguldak halkı ve esnafına, Zonguldak halkının geleceği, hayatı ve Tahsin Erdem'in seçilmek uğruna söylediği bir sürü söz ve vaat ise Allah'a emanet.
*****
TAHSİN ERDEM ZONGULDAK'I TERK EDER...
Zonguldak Belediye Başkanı her ne kadar 'korkusuz' izlenimi verse de güvenlik tedbirlerini arttırması 'korkusuz' olmadığını gösteriyor.
Daha önce tek bir belediye başkanının döneminde görmediğimizi, Tahsin Erdem döneminde görüyoruz.
İsmail Eşref 2.5 dönem belediye başkanlığı yaptı.
O dönemlerde yanında 3-5 kişi bulunan herkes kendisini 'mafya' sanıyordu.
Onun döneminde Zonguldak 'büfe cenneti' ve verilen alkol ruhsatları ile adeta 'bar-disko-alkollü restoran cenneti' (!) oldu.
Defalarca tehdit aldı. Makamında sert müdahalelere maruz kaldı.
Muharrem Akdemir dönemi de Akdemir için zordu.
Belediye bütçesi bugün olduğu gibi kıttı.
Hizmet verebilmek için defalarca AKP'li siyasetçilerin kapısını bile çaldı ama çaresiz bırakıldı.
Sürekli sel ve su taşkınları yaşanıyordu.
Yine onun dönemi Zonguldak'ın en fazla kar ve don olaylarının görüldüğü bir dönemdi.
Tuz yetiştiremedi, ağır eleştirilere maruz kaldı.
Defalarca esnafların sözlü ve fiili saldırılarına maruz kaldı.
Selim Alan dönemi de Alan için zordu. Pandemi dönemine denk geldi.
Tüm yokluğa rağmen Ankara'ya her gittiğinde Zonguldak ve Belediye adına gereken ne varsa tuttu kopardı, Zonguldak'a getirdi.
Düzenli olarak basın toplantıları gerçekleştirdi.
Kendisini gün aşırı ağır eleştiren gazetecileri bile makamında bir kere terslemedi.
CHP'li Belediye dönemlerinde defalarca gündeme gelmesine rağmen tekinin bile cesaret edemediği köprüyü tüm protestolara, tehditlere rağmen yıktı geçti. Zonguldak'ın önünü açtı. Acılık denizi görür oldu.
Döneminde hizmet verememesi için Halk Otobüsü İşletmecisi şahsın sürekli 'servisleri durdururuz' tehditlerine maruz kaldı. .
Seçimi kaybedip koltuğu Erdem'e devredeceği gün saldırıya uğradı.
Tahsin Erdem halka verdiği sözlerin daha tekini bile yerine getiremedi.
Göreve geldiği günden beri halk değil kendisi için belediye bütçesini ve devlet imkanlarını kullanmaya başladı.
'Halkçı, Sosyal, Erdemli Belediyecilik' sözlerine rağmen halkı bilgilendirmek adına daha tek bir basın toplantısı gerçekleştiremedi.
Çünkü kendisini eleştiren gazetecilerle bir araya gelmek istemiyor. Halka açıklayabilecek 'borç edebiyatı' yapmak dışında söyleyebilecek bir sözü yok !
Kibrine yenik düşüyor.
Yaşadığı küçük bir olayda bile hemen 'devlet koruması' istedi, 1 polis kendisine koruma olarak görevlendirildi.
Yetinmedi.
Belediyede görevli bir sivil korumasının yanına 4 personeli daha kendisine koruma olarak atadı.
Yetinmedi, Belediye önüne çiçekli taş bloklardan bariyer yaptırdı.
Yine yetinmeyerek belediye önüne elektronik bariyer kurdurdu.
Ama tüm bu tedbirler bile kendisini emniyette hissetmesine yetmemiş olacak ki MKE'den ruhsatlı tabanca satın aldı.
Tahsin Erdem de biliyordur ama biz yine hatırlatalım;
Kendisinden çok daha ağır sözlü hatta fiili saldırılara maruz kalmalarına rağmen Eşref, Akdemir ve Alan ne koruma sayısını artırdılar ne de devlet koruması talebinde bulunmadılar.
Belediye başkanlıkları döneminde olduğu gibi bugünde tek başlarına caddede gezebiliyorlar.
.
Peki ya sen Erdem, neden korkup kendine bir koruma ordusu kurduğunu bilemiyoruz ama kamu görevinde olmana rağmen tek başına gezemezken bir sonraki seçimde seçimi kaybedersen ya da aday gösterilmezsen ne yapacaksın?
Öyle ya; o gün sıradan vatandaş olacağın için bugün elinde olan devlet ve belediye imkanları da elinde olmayacak.
Zonguldak'ı mı terk edeceksin?