İyi Parti Zonguldak il başkanı Yavuz Erkmen davranışları nedeniyle bana hep ilginç bir siyasetçi gibi gelmiştir.

Örneğin Ankara’dan Zonguldak’ı yönetir. Zonguldak’ta İyi Partiyi yönetecek yetenekte biri yok mu?  Bu eleştiriler artınca Zonguldak’tan ev kiraladığını biliyorum. Tabi ki bu ev göstermelik. Yine Ankara da yaşayacak, oradan partiyi yönetecek, bu eleştiriler yapıldığında da “evi burada” denilecek.

        Bu sabah yerel basını gözden geçirirken yine Erkmen ile ilgili gördüğüm haber beni hem şaşırttı hem de “pes atık bu kadarda olmaz” dedirtti.

Haber şu; “Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası'nda Genel Sekreterlik görevinde bulunan Renda Okay, İYİ Parti saflarına geçti.

İyi güzel bunda yadırganacak bir durum yok..

         Pes dediğim ise şu!

        “İYİ Parti İl Başkanı Yavuz Erkmen’in Danışmanı olarak görevlendirilen Okay, bugün üyelik işlemlerini yaparak göreve başladı”.

Bu işlemden sonra İl Başkanı Erkmen, yaptığı açıklamada, “Partimiz için faydalı ve üretken hizmet vereceğinden kuşkumuz olmayan arkadaşımıza aramıza hoş geldiniz diyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz” demiş.

        Bakınız yıllardır partilerin çalışmalarını takip ederim, bürokrattan siyasetçi olamayacağını sürekli söylerim. Çünkü bir tane doğru örnek yoktur.  

        Sebebi ise şudur!

        Bürokratlar parti üyesini emrinde çalışan olarak görür. Ben her şeyi biliyorum havasında üyelerine tepeden bakar. Erkmen de bu yapıda ve bu davranışları görmek mümkün.

         Hala kendisine “sayın valim” denildiğinde itiraz etmeyip “ben vali değil il başkanıyım” demediğinden belli.

         Gelelim şu danışman işine.

         Herhalde kendisine danışman atayan ilk il başkanı olarak Erkmen, siyasi tarihe geçmiştir.

         Ya arkadaş il başkanına danışman mı olur? Eğer il başkanı danışmana gerek duyuyorsa il başkanlığı için yetersiz demektir. Ayrıca il başkanı yönetimine danışır, onlarla toplantılar yapar, ortak akıl üretir ve uygular. İl başkanının danışmanları yönetim kurullarıdır.

         Bu uygulama aynı zamanda il yönetim kurulunda bulunan kişilere saygısızlıktır. Ben il yönetim kurulu üyesi olsaydım Erkmen’i inanın topa tutardım. İl Yönetim kurulundan biri çıkıp “bu danışman nereden çıktı” diye soracak mıdır göreceğiz.  

         Diğer taraftan danışman hanımefendiyi tanımam bilmem. Ancak şundan eminim ki İyi Parti tüzüğünü dahi eline alıp okumamıştır.

         Zaten bu nedenle “pes artık bu kadar da olmaz” diyorum.

       

         PTT’de NELER OLUYOR.

        Dün Bir Gün Gazetesinde Zonguldak’ı ilgilendiren “PTT’de sömürü korona dinlemiyor” başlığıyla verilen önemli bir haber vardı.

        Haberin içeriğinde ise Korona salgınının ülkemizde nasıl zirve yaptığını adeta ispatlayan bilgiler mevcuttu. Bir PTT çalışanı “Şeker, tansiyon ve kalp hastası, yüzde 46 engelli olduğunu personel yetersizliği gerekçesiyle beni zorla çalıştırıldığını, günde en az 150 kişiyle işlem yapıyorum” diyordu.

         Cumhurbaşkanlığının bu konuda yayınladığı genelgeye göre idari izinli sayılması gerektiği ve e-nabız uygulamasında bildirim olmasına rağmen zorla işe çağrılıyor. Bu uygulamaya itiraz edildiğinde ise PTT yetkilileri “ personeli istedikleri zaman çağırabileceklerini gelmez ise işten atılacağını” söylüyorlar.

        Tüm bunların gerekçesi ise personel yetersizliği. İşsizliğin tarihi rekorlar kırdığı ülkemizde personel alınmadığı için salgın gerçeğine rağmen ne yazık ki PTT hizmetleri baskı ve korkutma ile sürdürülüyor.

          Yine anı haberde KESK Haber-Sen 2 No'lu Şube Basın-Yayın, Eğitim, Sosyal ve Dış İlişkiler Sekreteri Kübra Evliyaoğlu BektaşGün içinde yaklaşık 100-150 kişiyle muhatap oluyoruz. Aynı araç içinde iki kişiyiz. 46 köye dağıtım yapıyoruz. Gönderileri birbirimize iletirken, o gönderiler en az on kişinin elinden geçiyor. Bırakın düzenli dezenfeksiyonu, postanemizi temizleyecek personelimiz, hatta güvenlikçimiz dahi yok. Tek kişinin çalıştığı postanelerin geçici süreliğine kapatılması gerek” ifadelerini kullanıyor.

        Yine PTT işyerlerinde sürekli yapılması gereken dezenfektan işlemleri personel yetersizliği nedeniyle yapılamıyor. Zonguldak Merkez PPT ve Soğuksu Posta Toplama Merkezinde (PTM) her gün binlerce kişinin işlem yaptığını hesap ederseniz korona salgının geldiği noktayı tespit etmek zor olmaz. 

        Ayrıca bu tip insanlarla her dakika yüz yüze çalışmak zorunda olan kamu veya özel sektör çalışanlarına periyodik korona testleri yapılması gerekmiyor mu?  Tüm bu eksiklikler göz önüne alındığında salgının neden azalmayıp aksine arttığını anlamak mümkün. Her şey kağıt üzerinde var, ancak uygulamada ne yazık ki yok..  

        Gazete haberinde olmayan ancak benim ulaştığım bir bilgi de şöyle.. Bu baskılar Cumhurbaşkanlığı genelgesi ve raporu olmasına rağmen PTT’de KESK’e bağlı Haber Sen üyesi çalışanlara yapılıyor. Benzer durumda olan siyasi iktidara yakın sendika üyesi çalışanlara bu tip baskı ve zorla çalıştırma girişimi olduğunu sanmıyorum.

 

        TURGUT GÜVEN