İŞTE KAYNAK!!!

         Her sabah ulusal ve yerel (Zonguldak) medyanın internet sitesindeki haberleri takip ederim. Birbiriyle tezat haberler daha çok dikkatimi çeker.  İşte onlardan bir kaçı. Ancak bu yazıyı okurken lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün!

         İran'ın Hoy kentinde deprem oluyor. Büyüklüğü 5.9 ve yerin 6.01 kilometre derinliğinde olan deprem, merkez üssüne 8.97 kilometre mesafedeki, Van’ın Başkale ilçesinde de yoğun şekilde hissediliyor. Dokuz vatandaşımız yaşamını yitiriyor, altısı ağır olmak üzere 37 vatandaşımız yaralanıyor.

         Haber ile ilgili fotoğraflara baktığınız da yıkılan evler için deprem olmasına gerek yok. Havanın ısınıp soğuması sonucu genleşmesi bile bu yapıların yıkılması için yeterli. Tamamı kerpiç ve tezekten ile birbirine tutturulmuş, bu yapılarda insanların yaşaması bu ülkeyi yönetenlerin ayıbıdır.

         Aynı haberin devamı daha da ürkütücü. Hakkari'de kar nedeniyle 53 yerleşim yeri ulaşıma kapanmış.

         Sözü edilen 53 köyde şu an için ne olduğu bilinmiyor. Dilerim acı haber gelmez. Hava sıcaklığı geceleri yer yer eksi 12 dereceye düşeceği bildiriliyor.

         Bir başka haber ise şu!

         11.5 milyar lira bütçeli Diyanet’e Ankara dar gelmiş. Başkanlık merkezinde ve yeni yapılan tesislerinde büyük salonlar olmasına rağmen kurum içi toplantı ve seminerler için Antalya’daki 5 yıldızlı oteller tutulmuş.

         Devletin kasasından milyonlarca lira çıkmış. Organizasyon için Diyanet bütçesinden 20 milyon lira harcandığı iddia edilirken, otelin şatafatlı detayları eğitime giden imamlar tarafından sosyal medyada paylaşılmış.

         Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı açıklamada seminer için harcanan paranın 13 milyon 536 bin olduğu söylemiş.

         Hadi güvenirliği kalmadı ama Diyanetin açıkladığı miktar doğru olsun.

        13 milyon 536 bin TL seminer için değil de deprem önlemek için kullanılsaydı depreme dayanıklı kaç modern köy inşa eder ve dokuz insanımızın ölmesini 43 insanımızın yaralanmasını önleyebilir miydik acaba! 

        Bu tip önermeler ve talepler olduğunda ülkenin kaynak sorunu var deniliyor ya. İşte size kaynak.

        Yetmedi mi?

        Rize valisinin arabası yeni çıkan Audi A8 long lüx, fiyatı 1 milyon 700 bin TL.

        Kaynak yok denilince benim şüphelerim artar. Gerekli yerlere kaynak aktarmak bu ülkeyi yönetenlerin tercihidir. Biri deprem önlemek için sağlam konutlar yapar. İçinde yaşayanlar Japonya da olduğu gibi 8 şiddetindeki depremde yerinden kalkmaz video çekip sosyal medyada paylaşma ortamı hazırlar. Kimi de Rize valisi beyefendi gibi milyonlarca liralık makam aracı alıp vatandaşın önünden aheste geçerken okkalı bir küfür yer.  Dedim ya tercih meselesi. 

****

        Kafamda sürekli soru işaretidir!

        Az çok hesap bilen biri bile böyle bir sözleşmeye imza atmaz diye düşünürüm.

        Geçiş garantili köprüler ve otoyollar, hasta garantili şehir hastaneleri, yolcu garantili havaalanları sözleşmeleri hangi hesaba göre yapıldı bilen var mı?

         Ben art niyetli biriyim diyelim ve bu sözleşmelerin altında bir hinlik olduğunu düşünüyorum.

         Hesap işinde bu kadar yanılma olabilir mi?

        Yap-İşlet-Devret (YİD) projeleri ile yapılan ve devletin günlük 135 bin araç geçiş garantisi (yıllık 49 milyon 275 bin) verdiği 3’üncü köprüden 2018 yılında 13 milyon 796 bin 911 araç geçmiş.

        Yüzde 400 yanılma masum olabilir mi?  

        Bir diğeri.

        Kütahya da yapılan Zafer havaalanına yılda 1 milyon 236 bin 89 yolcu garantisi verilmiş. 2012'den bu yana tutmayan rakamlar nedeniyle de 2018 yılına kadar, havaalanını işleten şirkete devlet kasasından 5 milyon Euro ödenmiş. Garanti verilen yolcu sayısının ancak % 4 ne ulaşılmış.  Garanti verilen yolcu sayısı bu havaalanına yakın olan Kütahya, Afyon ve Uşak illerinin nüfusuna yakın.

       Bu işleri yapan yerli ve yabancı firmalara ödemeler geciktirilmeden yapıldığını da belirtelim.

       İlkokula giden matematikte dört işlemi bilen bir öğrenci bile bu garantileri vermez. Gün gibi ortada zarar edileceğini bilir. 

       Kaynak yok diyen devleti yöneten siyasi iktidar hazineyi bağladığı bu tip hortumlarla boşaltıyor.

       Bu konuda muhalefet partilerinin verdiği meclis araştırma önergeleri AKP ve MHP oyları ile reddediliyor. Bu durumda benim aklıma komisyon almak gibi işler geliyor.  

      Bu sözleşmelerde çok ilginç bir madde var ki bence AKP sonrası gelecek iktidarlarında başına bela olacak cinsten.

       Diyelim ki muhalefet partilerinden biri iktidar oldu ve devletin hazinesine bağlanan bu hortumları kesmeye kalktı. Sözleşmede uyuşmazlık durumunda yetkili Türk mahkemeleri değil, sıkı durun İngiliz mahkemeleri. İktidar Türk mahkemelerine güvenmiyor düşünün.  

      AKP ve ortağı MHP’nin nasıl milli olduğunu anlatabildim mi?

      Şimdi devleti yönetenler tasarruf yapmasın, har vurup harman savursun, sonra emeklinin maaşından kesinti, ikramiyesi iptal, çalışanın kıdem tazminatına göz koy.

      Bu hesap AKP’nın boyunu aşar gibime geliyor.

 

     TURGUT GÜVEN