İŞTE FIRSAT!

        Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Nazan Papila, sosyal medya hesabından Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş'a öneriler getirdi.

        Papila’nın haklı önerilerinde dikkatimi çeken detaylara biraz daha geniş açıdan bakma gereği duydum.

        Papila; vergisini veren, topluma ve devletine karşı hassasiyeti olan biri olarak bende, bizi yönetenlerden bu kara günlerde bazı taleplerim olmalı diyor ve Zonguldak Valisi ve Belediye Başkanı’ndan beklentilerini sıralıyor.

        Ülkenin de büyük bir yarası olan neden yapıldığı konusunda mantıklı bir açıklaması olmadığı için “gizliliğin kaldırılmasını” baştan önermiş. Ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de yaşanan bu gizliliğin nedenini mantıklı açıklayabilen yok.

        Hatta geçtiğimiz günlerde şehrimizde korona salgını ile yapılan haberde dört gazetecinin emniyete götürülüp ifadelerinin alınması ve mahkemeye çıkarılmasına da şahit olduk.

        Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun korona virüsü nedeniyle ölen kişi haberdir ve hiçbir gazeteci bu haberi atlamak istemez. Haber yanlışsa yasada bile yeri var, tekzip edilerek düzeltilir. Gazeteciler mahkeme safhasındayken haberin yetkililer tarafından doğrulanması ise bir başka tutarsızlık değil mi?

        Zonguldak yerel basını bu haberi fırsat bilip “Yanlış ihbar aldınız, yanlış haber yaptınız. Kabul edeceksiniz. Bazen devletin açıklamasını bekleyeceksiniz. Acele işe şeytan karışır. Haber yapmadan önce emniyete teyit ettireceksin” diyerek yazan biri de bilinen kalitesini (!) gösteriyordu. Nedense gönlümden “Alev hanımın eline sağlık” demek geçti.   

        Örneğin şehrimizde koronalı hasta sayısı, hatta hangi mahallelerde olduğunun açıklanması olayın ciddiyetinin anlaşılması açısından önemli değil mi? Üstelikte bu konuda gerçekler açıklanarak yapılan dedikoduların önüne geçilmiş olunmaz mı?

        Zaten hasta sayısı ve kimliğini gizli tutmak mümkün değil ki. Hasta yakınları bunu saklayabilir mi?

        Papila’nın da açıklamasında söylediği gibi umursamazlık içinde olanların artık işi dikkate alarak önlem almaları, evlerinde oturmaları için gerekli değil mi?

        Papila hizmetlerin önemine göre sıralanmasını da yapmış temizlik ve acil işler dışındaki hizmetlerin durdurulmasını ve buna ayrılan bütçenin !!!

        İşte burada durmak gerek. Çünkü ne Zonguldak’ta ne de ülkemizde böyle bir bütçe yok. Kasa tamtakır.

        Hazinede kara günler için Cumhuriyet tarihinden bu güne biriktirilen, Kıbrıs Barış Harekâtında dahi kullanılmayan ihtiyaç akçesi seçimlerde sizlere ömür.

        İş adamları salgın bahanesiyle zaten iş güvencesi olamayan insanlarımızı işten atarken önlemler arasında “işten çıkarmalar yasaklanmıştır” diyen bir hükümet yetkilisi de göremedik.

        AKP iktidarı salgın karşısında kimi koruyacağını açıkça beyan etti. Konut kredilerindeki artış ile yandaş inşaat firmalarını, konaklama ücretini Kasım ayına kadar erteleyerek, turizm firmalarını, uçak biletlerinde KDV indirimi ile iş adamlarının daha ucuza seyahat etmelerini sağlamadı mı?

       Çalışan işçilerden kesinti yapılarak biriken işsizlik fonunun bile boş olduğu iddialarına cevap verecek hükümet yetkilisi ekranlarda henüz göremedik.  

       Ücretli öğretmenlik yapan 80 bin kişinin ne olacağı sorusuna Milli Eğitim Bakanı henüz mantıklı bir cevap verebilmiş değil.

       Bakınız iki ay önce AKP Genel Başkanı partisinin grup toplantısında şunları söyledi. “2019 yılında tüm engellemelere rağmen %09 oranında büyüdük” dedi.

      Bağımsız ekonomistler bu büyüme oranının iflasın ilanı olduğunu söylüyor. Aynı ekonomistler televizyonlarda salgın öncesi de ekonomik krizde olduğumuzu anlatıyorlardı.

       Bu durumda devlet babadan hayır yok.. ADD Şube Başkanı Papila’nın önerdiği gibi “işsizlere, çaresizlere, işten çıkarılan vatandaşlarımıza gıda, nakit, sağlık yardımı” bu durumda Millet ittifakının belediyelerine kalıyor.

       Emekçi halka sahip çıkmanın en güzel fırsatı işte bu. CHP ve İYİ Parti bu fırsatı sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerini vererek başarmalı.

       Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başladı bile..

       TURGUT GÜVEN