Ereğli

Emekliler ile sizin derdiniz, alıp veremediğiniz ne?

Emekliler ile sizin derdiniz, alıp veremediğiniz ne?

BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI Türkiye genelinde eş zamanlı basın açıklaması yaptı.

7 Aralık Cumartesi günü ( dün ) saat 13.00'de Karadeniz Ereğli Atatürk Anıtı önünde Birleşik Emekliler Sendikası Kdz. Ereğli Şube Başkanı Meryem Altınkaya, beraberinde şube yöneticileri ve üyelerle basın açıklaması gerçekleştirdi. 

"Sosyal Güvenlik Kurumu, sadaka dağıtma yeri olmamalıdır. Emekliye bugüne kadar yapılan zamlar TUİK’in ısmarlama rakamlarına göre açıklamış olduğu enflasyon oranında kaldığı için emekliler her geçen gün daha da yoksullaşmaktadır" diyen Altınkaya, eş zamanlı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verdi, 

Emekli hakları için yaklaşık 4 yıldır mücadele içerisinde olan bizler,  emekli ve emekçi mücadelesini, sendikalaşarak emekli hakları için mücadeleyi yasal kimliğiyle sürdüren BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI’nın Kdz.Ereğli temsilcileri başkanı olarak ben, bugün sizlere Genel Merkezimizin almış olduğu karar neticesinde Türkiye genelinde örgütlenmiş olduğumuz il ve ilçelerde temsilci ve şube başkanlarımızla eş zamanlı basın açıklaması yapılması kararına istinaden kendi bölgemde görevlendirilmiş bulunmaktayım.  

Siyasi partilerimizin başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Emekli dernekleri başkan ve yöneticileri. Yıllarca, alın teri dökerek kamuda ve özel sektörde hizmet ederek emekli olmuş değerli emekli arkadaşlarım ve basınımızın değerli mensupları. Bugün burada bulunan basınımız aracılığı ile yetkililerimize, tüm emeklilerimizin sorunlarını haykırmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Öncelikle davetimize icabet edip bizimle birlikte olduğunuz ve bizlere göstermiş olduğunuz destekten dolayı teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.

Değerli emeklilerimiz, saygıdeğer hemşehrilerimiz, Sosyal Güvenlik Kurumu, sadaka dağıtma yeri olmamalıdır. Emekliye bugüne kadar yapılan zamlar TUİK’in ısmarlama rakamlarına göre açıklamış olduğu enflasyon oranında kaldığı için emekliler her geçen gün daha da yoksullaşmaktadır.

TUİK, açıklamış olduğu enflasyon rakamlarıyla emeklileri yok saymakta. Kendilerine layık görülen 12 bin tl maaş ile yaşamaya mahkum edilen emekliler, yetkililere soruyor! 

‘’ Emekliler ile sizin derdiniz, alıp veremediğiniz ne? ‘’

Çalıştığı yıllar boyunca devletine vergisini ödeme sorumluluğunu üstlenmiş, emekli olunca rahat yaşamayı hayal etmiş, hak etmiş emeklilere, sizler neyi layık görüp verdiniz? KOSKOCAMAN BİR HİÇ!

Zenginle fakir arasındaki makas açıldıkça açıldı.

Bundan sonraki her zam döneminde emeklileri daha da fakirleştirmek gibi bir düşünceye sahip olabilirsiniz ama bizler haklarımızın bilincindeyiz ve haklarımızı almak, bu adaletsizliğin daha fazla yaşanmaması için hep birlikte mücadele etmeye hazırız.    

Yaşanan bu durum sosyal adalet ilkesine, anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.  Emekliler, hak etmedikleri bir talepte bulunmuyor, zaten kendilerinin olan, hak’kı olanı almak için ve bu defa asla taviz vermeden Türkiye genelinde mücadelesini sürdürmeye devam etmektedir. 

Bizim olanı bizden almalarına izin vermemek adına, Türkiye genelinde Emeklilerin bir araya gelmekten ve birlikte mücadele etmekten başka çaresi kalmamıştır. Kendi geleceğimiz, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için çok geç kalmadan, bu günden itibaren ekmeğimize, aşımıza, geleceğimize hep birlikte ele ele vererek sahip çıkmalıyız.

Siyasi parti yetkilileri, sendikalar, dernekler. Sesimizi duyun…

Emeklilerin artık dayanacak ve daha fazla taviz verecek ne güçleri kaldı, nede sabırları. Bu şekilde davranıp emeklileri, dul ve yetimleri toplumdan dışlamaya, yaşam haklarını ellerinden almaya devam ederseniz emekliler kendilerine reva görülen bu dışlanmayı hazmetmeyecek ve asla unutmayacaktır.

Emekliyi sadakaya muhtaç edenler, bıçak gerçekten artık kemiğe dayandı. Biz emekliler, fazla bir şey değil, sadece enflasyonun altında ezilmedeninsan gibi yaşayacağımız bir maaşa, gelire sahip olmak istiyoruz.

Bizler Devletimize bağlı, bayrağımıza saygılı bir milletiz.  Hükümetimizin de sesimizi duymasını ve 16 milyon emeklinin derdine derman olmasını ivedilikle bekliyoruz.

Gerek dünya, gerekse ülke olarak bu gün gelinen teknolojik ortamda, ne küçücük bir eve, ne arabaya, nede telefona sahip olmak lüks değil, artık bir ihtiyaçtır. Ev ise insanın yaşam alanıdır. Bütün bunlar çalışırken sahip olunması gereken lüks olmayan insanoğlunun ihtiyaçlarıdır. Biz emekliler çalışırken bile bunlara sahip olamadan adeta köle gibi çalışıp yaşamımızı sürdürmekteyiz.

Emekli olup birazda köşemize çekilerek torunlarla yaşamımızın geri kalan ömrünü huzur içinde geçirmekten başka bir dileği olmayan biz emeklileri, torunlarımıza harçlık dahi veremeyecek duruma düşürerek utanç içinde bıraktınız. 

Emeklilerin daha fazla duyguları ve umutlarıyla oynanmasını istemiyoruz. Ve buradan bir kez daha haykırıyoruz. Bizi duyun, bizi anlayın, bizi yok saymayın. Bizler varız buradayız ve gün gelecek sizlerde bizim bulunduğumuz konuma geleceksiniz. Bize bakın ve kendi geleceğinizi görün. Bizim bugün yaşadıklarımızı sizler gelecekte yaşamamanız için şimdiden sorunları çözmek zorundasınız.

Siyaset yapanlar seçilmiş olanlardır. Bugün bizi duymayan, bizi yok sayan siyasileri zamanı geldiğinde bizler de duymayacak ve görmeyeceğiz.

Emekliler yılı ilan edilen 2024 yılı bitmek üzere, TÜİK 2024 yılı son enflasyon oranını açıklayacak. TÜİK, hiç kimsenin inanmadığı bir oran açıklayacak. Emekli maaşlarımız gerçek olmayan bu orana göre belirlenecek.

“Biraz sabır bir yıl sonra düze çıkacağız ” deniliyordu şimdi ise “ekonomideki şok döneminin birinci yılını bitirdik, ancak, geride iki yıl daha var” denilmekte.

Yani bizlerin, çalışanın, emeklinin iki yıl daha bedel ödeyeceği söylenmekte.

Bize, tasarruf edin diyorlar. Biz emekliler elinde olmayan, yaşamasına yetmeyen bir bütçenin nesinden tasarruf edeceğiz.  Bizlerin ne bekleyecek, ne bedel ödeyecek zamanı yok artık.

İnsanca yaşamak için gereken ve var olan maddi imkanlar, sağlıklı programlar yapılarak bütçe hazırlanmalı, emeklilere yaşam hakkı tanınmalı.

Bugün gelinen nokta, emekliyi bir bardak çaya ve simide ulaşamaz hale getirerek, ailesinden bile dışlanmasına sebep olunmakta.

“Emekliye yüksek zam verirsek bütçe kaldırmaz “diyerek IMF’nin direktiflerine bağlı kalmaya çalışıldıkça, emeklilerin sorunlarına çözüm bulunması, sağlıklı kararların alınıp uygulanması mümkün olmaz denilmekte.

Uluslararası finans kuruluşları borç vermek için, emekçilere ve emeklilere düşük zam verilmesini şart koştuğu da söylenmekte, devlete vergi borçlarını ödemeyenlerin borçları, emeklilerin sırtına yüklenmekte.

Kaynaklar adil dağıtılmıyor, hazırlanan bütçe, eğitime, sağlığa, emekçiye, emekliye göre hazırlanmıyor.

Bir yanda, emekliyi yok sayıp emekliye verilecek zammı bütçenin kaldıramayacağını söyleyen iktidar, diğer yanda emeklinin, emekçinin, yoksulun, halkın haklarını savunup iktidarı çalıştırmaya muvaffak olamayan muhalefet.  Biz iktidar değiliz cümlelerinin üretildiği mazeret.

Bizler artık mazeret ve bahane dinlemek istemiyoruz. Çalışanlar ve emekliler lehine uygulanacak çözümler istiyoruz. Ne iktidarın nede muhalefetin yönetemedikleri krizin, toplumsal sorunun faturasını artık biz emekliler ödemek istemiyoruz.

2025 yılı emeklinin rahat yaşama yılı olmalı. 2025 yılı için hazırlanan bütçede verilmesi düşünülmeyen ama seçim yaklaşınca bağış yapar gibi, sanki kendi cebinden veriyormuş gibi yapılan hazine yardımlarını veya seyyanen zamları istemiyoruz.

En düşük emekli maaşının, yaşamak için gerekli taban ücret olan asgari ücretin %40 fazlasına yükseltilmesini;

2008 yılından bu yana her yıl azaltılan Aylık Bağlama Oranı’nın yeniden %70’lere çıkartılmasını;

Dini bayramlarda verilen yardımların ikramiye olarak asgari ücret seviyesinde ödenmesini ve Cumhuriyet Bayramı’nın da dahil edilerek kalıcı hale dönüştürülmesini;

Hak sahibi dul ve yetim aylıklarının asgari ücret seviyesine yükseltilmesini;

Emeklilerden alınan ve bütçede 2 liradan 20 liraya çıkartılmak istenen Sağlıkta katkı payının tümden kaldırılmasını istiyor, talep ediyoruz.

Yoksulluk uçurumunun kenarında olan sadece emekliler değil, asıl yoksulluğu yaşayan dul ve yetimlerdir.

Ülkenin kalitesini genelde ve yerelde yönetenler belirler."