6 Mayıs Türk insanı için önemli, önemli olduğu kadarda ilginç bir tarihtir.

        Bu tarih 1972 yılına kadar baharı müjdeleyen ve bol bereketli gün anlamına gelen Hıdırellez olarak bilinir ve kutlanırdı.1972 yılı 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı darağacına çıkaranlar Türk insanının bu manevi gününe de kan doğradılar.

        Üstelik üç fidanı darağacına zafer nidaları ile gönderenler “üç onlardan üç bizden” diyerek emperyalizme karşı duran bu üç delikanlıyı emperyalizme uşaklık etmiş kişilerle aynı kefeye koyma şerefsizliğini gösteriyordu.

        Aradan geçen 48 yılda onları darağacına gönderenler her geçen gün çığ gibi büyüyeceklerini ve gelecek nesillerin önderi, rehberi olacaklarını hesaplayamadılar.

        Deniz ve arkadaşlarını ölüme göndermekle “görevlendirilen” hâkim Ali Elverdi, öyle inanıyorum ki ölene kadar korku içinde yaşadı. 86 yaşında yediği yemeğin nefes borusuna kaçması nedeniyle solunum yetmezliğinden boğularak öldü ve layık olduğu yere gitti.

        O günkü meclis tutanaklarında 450 üyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oylamaya 323 milletvekilinin katıldığı ve 273 “evet” karşı 48 “hayır” oyu ile idam cezasını onaylandı.

        Asanlar ve onaylayan emperyalizmin uşakları unutuldu, asılanlar ise 48 yıl sonra 6 Mayıs’ta Türkiye’nin her tarafında yaşatılıyor.

        ATA’DAN BİR ANI..

        8 Mayıs 1911 Şair-Yazar Rıfat Ilgaz’ın doğum günü. Akşam saatlerinde Kafa radyoda yayınlanan bir programda oğlu yayıncı Aydın Ilgaz’ı dinledim.

        Programda Aydın Ilgaz babası Rıfat Ilgaz ile yaşadığı bir anısını anlattı. Bu anısının sizlerin de ilginizi çekeceğini düşündüğüm için köşeme taşıyorum.

        Kastamonu’nun ilk kadın milletvekili öğretmen Hacer Dicle hanımdır. Hacer hanımın Güner ve Belkıs adında iki vardır. Aydın Ilgaz Babası Rıfat Ilgaz ile 1991 yılında bu milletvekilinin hayatta olan kızları Güner’i ziyarete giderler. Güner Hanım ilerlemiş yaşına rağmen Atatürk ile yaşadığı bir anısını anlatır.

        Atatürk 23 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu gezisi yapar. Bu gezi kılık kıyafet konusunda en önemli gezilerden biridir. Kastamonu’da bu ziyaret için günler öncesinden hazırlıklar yapılır. Atatürk’e çiçek vermek için o yıllarda öğretmen olan Hacer Dicle’nin kızı küçük Güner görevlendirilir.

        Atatürk ve yanında bulunan heyet ile bir çay bahçesinde oturmaktadır. Atatürk’ün yanında kendisine hediye edilmiş bir de köpek bulunmaktadır. Güner Hanım Ata’ya çiçekleri ikram etmek için yaklaşınca önce köpeğini görür ve başını okşayarak sever, sonrasında kendisine elinde tuttuğu çiçekleri Atatürk’e sunar. Çocuktaki hayvan sevgisi Atatürk’ün çok hoşuna gider ve küçük Güner’e “köpeğimi çok seviyorsun beni mi? “ diye sorar.

        Küçük kız “köpeği” der.

        Peşinden ikinci sual gelir “neden beni değil de köpeği” diye sorar.

       Küçük kızın cevabı Atatürk’ün de çok hoşuna gider. “Çünkü o sizi koruyor” der.

      Küçük Güner bugün hayatta değil. 

 

     TURGUT GÜVEN