ÇIKIŞ YOLU VAR!

        1 Mart 2003 tarihi ülkemizin dönem noktalarından biriydi. Bu tarihte AKP tarafından meclise getirilen teskere TBMM’de reddedilmiş, ABD askerlerinin ülke topraklarını, hava alanlarını ve limanlarını kullanarak Irak’a saldırması engellenmişti. Aynı zamanda ABD’nin bu talebi ülkemizin de işgal etme planıydı.  

        İsteklerinin mecliste reddedilişi sonrasında ABD planlarını değiştirmek zorunda kalmıştı.

        İşte o günlerde ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson 22 Mart 2003 tarihinden Washington’a gönderdiği raporda “Generallerin tutumu Amerikan çıkarlarının korunması açısından engelleyicidir. Erdoğan güçlü bir müttefikimizdir. Kendisine desteğimizin devamı halinde Türk hava sahasını, kara ve demir yolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir” şeklinde yazmış.. Bu raporu geçmiş yıllarda Türk Halkına yazarak anlatan Emekli Tuğamiral Türker Ertürk’tü. Bu raporda anlatılanlar 2003 yılından bu güne yalanlanmışta değil.

        Büyükelçinin raporunda belirttiği “ABD’nin Erdoğan’a destek” önerisi gerçekleşti mi? Büyük oranda evet demek mümkün.. Arada yaşanan “eeyytt ABD” naralarının kayıkçı kavgası olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

        Geldik bu güne.

        Şubat ayının son günlerinde Suriye bataklığında sayısı bile tartışılan şehitlerimiz oldu. Kimine göre 33, kimine göre 36, dış basına göre çok daha fazla. Şehitlerimizin sayısı tartışılırken yetkili makamların “şehitlerimizin kanı yerde kalmadı” açıklamalarına ilaveten karşı cephede öldürdüklerini tek tek saymış gibi “rejim güçlerine 2100’ün üzerinde kayıp verdirdik” açıklamaları düşündürücü ve aynı zamanda gereksizdir.

        Tüm bu olumsuzlukları yaşamamızın nedeni ülkemizde 2010 anayasa, 2017 rejim için yapılan referandumdur. Tek adam rejimine yol açan ve bugün yaşadığımız acıların ve sorumsuzluğun partileri MHP ve AKP işbirliğidir.

        Ülkemizin normale dönmesi için tek çıkış yolu güçlendirilmiş parlamenter sistemdir.

        Tek adam rejiminde Anayasa, meclis ve yargı dikkate alınmaz.

        Tek adam rejiminde devletin denetim kurumları işlevini yitirir.

        Tek adam rejiminde bir birini kontrol eden ve denetleyen üç erk işlevini yitirmiştir.

        Tek adam dilediğini gönlünce, işine geldiği gibi yapar.

        Bakınız 33 şehit sonrası “şehitler tepesi boş kalmayacak” söyleminin ne anlatmak istediğini bir düşünün.

        Bizi “Suriye Halkı davet etti” sözünü bir irdeleyin. Devlet yönetme sorumluluğu olan biri bu tip sözleri sarf etmez. Halkı temsil eden devleti yönetenlerdir ve bu kişiler halk adına görev yapar, halktan aldıkları yetkiyi kullanır. Suriye halkının temsilcileri de ne yazık ki Başer Esat’tır. Türk halkının nasıl bir temsilcisi varsa Suriye halkının da bir temsilcisi vardır. Halk adına muhataplar kimse onlar konuşur ve anlaşır.

        Eğer AKP’nin Suriye’nin geleceği için gizli planı, o ülkenin halkının huzuru ve toprak bütünlüğünde gözü yoksa yapacağın iş o ülkenin yetkilileri ile oturup anlaşmaktır. 

        Bakınız Suriye için meclisten terör bahane edilerek talep edilen sınır ötesi teskereye CHP evet oyu verdi. Gerekçe olarak da “halktan böyle bir talep var halka ne deriz” görüşü ağır bastı. Oysa CHP’nin başta Genel Başkanı olmak üzere tüm yöneticileri AKP’nin bu tip yetkileri sulandırdıkları hatta kötüye kullandıklarını defalarca gördüler.

        Örnek mi? Dokunulmazlıkların kaldırılması. CHP buna da “halk ne der” diye “evet” demiş faturasını ödemişti. Belli ki yine akıllanmamışlar.

        Şimdi CHP’nin ve bu teskereye evet diyen tüm siyasi partilerin yaşadıklarımızda sorumluluğu vardır. AKP’nin daha doğrusu tek adamın bu yetkiyi farklı kullanacağını bilmeliydiler.

        33 şehidin verildiği gün sıradan bir günmüş gibi, NATO, Birleşmiş Milletler (BM), ülkemizdeki siyasi partilerin yönetim kurulları olağanüstü toplanırken TBMM CHP’nin olağanüstü oturum talebine AKP’nin gerek görmemesi, tek adam anlayışının ürünüdür. 

        Çıkış yolu var mı? Var!

        Sözü çok uzatmaya gerek yok.. CHP ve İyi Partinin, Millet İttifakının mecliste muhalefet yapmanın bu ülkeye hiçbir faydası olmadığını artık anlaması gerek.

        İşte çıkış yolu. Sine-i millete dönüp meclisi boşaltıp tek adam rejimine evet diyenlere bırakmak ve halkın önüne geçip parlamenter sisteme dönüş için alanlarda tek adamlığa karşı çıkmak. Bu özveriyi yapmayan Millet ittifakı gelecekte ülkenin savaşa sokulmasına razı olacaktır. Çünkü bu gidişin sonu ve AKP'nin iktidarını sürdürmesinin tek yolu savaş çıkarmaktır. 

        TURGUT GÜVEN