Türkiye’de kadınlar için adaleti sağlamak çok mu zor?

Kadınlara şiddet uygulayan, taciz eden, tecavüz eden, öldüren zanlılar hiç mi kadın hakimlere denk gelmez acaba…

Filiz Adalı…

Ayrı yaşadığı kocası tarafından şiddet mağduru olduğunu iddia eden Adalı, Temmuz ayında ‘ölmek istemiyorum’ diye isyan etmişti. Öldürülen kadınların isimlerinin arasında isminin olmasını istemediğini söylemişti.

Şimdi bu kadın ayrı yaşadığı eşi tarafından sopalı saldırıya uğradı. Kafasına 10 dikiş atıldı.

Zanlı ise uzaklaştırma kararı verilerek serbest bırakıldı.

Yani ne olmasını bekliyorduk ki?

Öldürseydi sanki ne ceza alacaktı.

5 yıl mı, 10 yıl mı?

Bir kısmını yatar, bir kısmı denetimli serbestliğe girer, 3-4 yıl yatar çıkardı, ne olacak…

Can yakmanın, can almanın cezası ne kadar hafif değil mi?

‘Aman cezası ne ki’ diye istedikleri gibi vandallık yapan, canilik yapan sürüyle bu memlekette.

 

Bu olaylar ülkemizde her gün yaşanıyor.

Sonra adalet isteyince, adalet isteyenler suçlu oluyor.

Genç kızlarımız öldürülünce kuyruk sallamış oluyor.

Kadınlar eşleri tarafından öldürülünce mutlaka haklı bir sebebi oluyor kocanın.

Çocuğa istismar oluyor, isteğiyle oldu deniyor mesela…

 

Bizler de boş umutlarla ‘adalet’ diyoruz.

Vicdanın olmadığı yerde adaleti bekleyebilir misiniz?

 

Filiz Adalı…

Bugün ölmedi çok şükür.

Yarın mı?

Adalet sistemine değil ama Allah’a emanet…

‘Ölme anne’ diyen çocuğun çığlıklarını ne çabuk unuttuk değil mi?

Ve diğerlerini…

Bugün bir ölüm, yarın yenisi…

Ve biz sürekli öncekini unutarak devam ediyoruz hayatlarımıza.

Ezberledik, kanıksadık, normalleştirdik.

Bir anne gidiyor hayat duruyor oysa,

Bir evlat gidiyor hayat duruyor oysa…

Bir tecavüz vakasından sonra o hayatın devamını yok say,

Bir hayat yaşama şansı olmuyor çünkü.

 

Suç işleyen değil de adalet isteyen dışlanmaya devam ettiği müddetçe daha nice anneler, evlatlar yitip gider de biz de bir haberini okur ‘ah’ deriz,

Sonra kaldığımız yerden devam ederiz hayatımıza…