CHP KURULTAYININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ!

        İlk kez CHP Kurultayına gitmedim, çünkü hiçbir şeyin değişmeyeceğini tahmin ediyordum, öyle de oldu.

        Deniz Baykal döneminde izleyicilerin alınmadığı kurultaylara bir yolunu bulup girerdim. O günlerde de mantıklı bir sebebi olmadan kurultaylar parti üyesi ve seçmenine kapatılırdı. Bu kez aynı uygulama salgın bahane edilerek yapıldı. Oysa kurultay bir yıl ertelenebilir, parti üyelerine ve CHP’ye oy veren seçmene açık yapılabilirdi.

        CHP Kurultay delegelerinin genel başkanlığa aday olan kişilere imza vermemesi, delegelerin partinin geleceğini ve ülkenin düştüğü durumu değil, kendi siyasi çıkarlarını düşündüğünü ortaya koydu. Kurultay delegesinin özgür olmadığını da gösterdi.

        Oysa genel başkan adaylarına imza verilip genel başkanlığa aday olan kişilerin düşüncelerini, görüşlerini, projelerini öğrenmiş olsalar fena mı olurdu. İmzanı ver kendini ifade etsin tanı, beğenmezsen oy vermezsin, bunu bile yapamadılar.

        Bu kurultay CHP’de parti içi demokrasinin de olmadığını gösterdi. Çünkü kurultay delegesi özgür değil. 80 il başkanı genel başkan için imza veriyorsa o partide demokrasiden bahsetmek büyük bir ahmaklık olur. Bu durum CHP’de tek adamlığın göstergesidir, il başkanlarının bile özgür olmadığını gösterir. Çünkü imza vermeyen il başkanı ilk fırsatta görevden alınacağını düşünür.

        İlhan Cihaner yaptığı konuşmada Genel Başkan yardımcılarının ve belediye başkanlarının imza veren kurultay delegelerini tehdit ettiklerini ve bu isimleri tespit ettiğini açıkça söyledi. Cihaner ’in bu konuşmasını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu duymadı mı? Duymaması mümkün mü? Duyduğuna göre neden müdahale etmedi?  

        İşte kendi partisinde demokrasiyi yaşatamayan Kılıçdaroğlu ülkeyi yönetenlerden demokrasi istiyor.

        Kılıçdaroğlu ve ekibi kurultaylarda ikinci ve üçüncü genel başkan adayının yeterli imzayı toplayarak aday çıkmasını özellikle engelliyorlar. Hiç düşündünüz neden?

        Çünkü kurultay delegesinin kendisine oy vereceğinden emin değiller ve güvenmiyorlar. Biri yeterli imzayı toplayıp aday olursa kurultay delegesinin o kişiyi seçeceği korkusunu yaşıyorlar. Kurultay delegesi Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık yapamadığını ve yeterli olmadığını biliyor. Bu şahıs ve ekibi ile ülkenin AKP’den kurtulamayacağını düşünüyor. İşte bu nedenle son üç kurultayda genel başkan adayı çıkmasının önü baskı, tehdit ve delegelere çıkar sağlanarak kesiliyor.

        İlk genel seçimde milletvekilliği düşünen il veya ilçe başkanı Kılıçdaroğlu’nun karşısına genel başkan adayı olarak çıkacak birine imza verebilir mi? CHP de mevcut milletvekilleri de aynı baskı altında.       

        Kemal Kılıçdaroğlu, 1356 delegenin bulunduğu kurultayda 1251 oyla yeniden Genel Başkan seçildi. Tek adaylı bir kurultayda 1251 delege neden oy kullanmış olabilir hiç düşündünüz mü?

        Ben açıklayayım. Korkudan.

        Çünkü kimlerin oy kullanmadığı bilinip, neden oy kullanmadığı sorulacaktır da ondan

        Parti içi demokrasi yok edilmişken, Parti Meclisine aday olmak ve PM’ye girmenin hiçbir anlamı yoktur. Ayrıca genel başkanların anahtar liste çıkarması asla doğru değildir. Parti içi demokrasiye inanan bir genel başkan kurultayın belirlediği her CHP üyesi ile çalışmayı kabul eder. Parti üyelerini ayrıştıran bir kişiden genel başkan olmaz.

        CHP parti içi demokrasiyi tüm kuralları ile içinde barındırmadığı sürece çekim merkezi olamaz ve iktidara gelemez.

        Kılıçdaroğlu ve ekibinin görevi bu partiyi müzeye dönüştürmektir. İktidar düşüncesi sadece hayaldir. İktidar için her alanda siyasi mücadele gerekir. Sadece Salı günleri grup toplantısında, Çarşamba günleri MYK sonrası yapılan basın toplantıları ile muhalefet yaparsan bunca olumsuzluğa rağmen oy oranın %20’lerde dönüp durur.

        Ülke yangın yerine dönmüşken, şeriat rejiminin açıkça istendiği, Atatürk’e hakaret edildiği günler yaşanırken, halk çıkış yolunu anayasadan kaynaklanan protesto etme hakkını “insanları sokağa dökme”  olarak görenlere inanmaz. Halk önüne geçecek yürekli liderlere güven duyar ve peşinden gider.

       CHP’nin genel başkanı ve partiyi yöneten ekibi emperyalist bir projedir. İşbirlikçi bu ekibin elinden CHP geri alınmadan ülkenin AKP’den kurtulması mümkün değildir.

 

       TURGUT GÜVEN