CHP’DE HESAP GÜNLERİ!

        CHP’de delege seçimleri sonrasında arayışlara geçmeden önce Cumartesi ve Pazar günü yaşananlara kısaca değineyim.

        Cumartesi günü tüm dikkatler delege sayısının çokluğu nedeniyle Bahçelievler mahallesiydi ve üç listeyi yapanlar ve destekleyenler bu sandığın çevresinde “elinden geleni” yaptı. Çünkü Bahçelievler de ipi göğüsleyen taraf doğru olmasa da delege seçiminin galibi ilan ediliyordu. Dediğim gibi de oldu eski ilçe başkanı hanımefendi tüm alçakgönüllülüğü ile dün akşam ekran karşısında “bir bilen” tavırlarındaydı.

        Bu programı izledim, gelecek günlerde hanımefendi aday olduğunda yazılarımın konusu olabilir diye düşünüyorum.

        Öncelikle şunu belirteyim;  merkez ilçe yönetimi delege seçimlerini birçok mahallede beklenenin üzerinde eksizsiz gerçekleştirdi. İki yıl önce dün akşam TV’de alçakgönüllülük gösterisi yapan hanımefendinin “paramız yok” diyerek sandık kurmadığı 19 mahalleye sandık kurup kavgasız, gürültüsüz seçim yapmayı başardı.

        Sadece seçimin kalbi Bahçelievler de tarafların sandık çevresinde gereksiz önlem alışları, oy kullanmaya gelen üyelerin önüne çıkılarak yapılan baskı, taraf olmanın nezaketini aşan davranışlardı. Bu davranışlar nedeniyle “partiyi bu duruma getirenlere yazıklar olsun” diyerek oy kullanmadan gidenler oldu. Bu durum seçim sonuçlarına etkisi olmuş mudur?  Bana göre, oy kullanılmadan gidildiğine göre bal gibi de olmuştur.

        Cumartesi günü seçim yapılan mahallelerde sonuçlar belli olduktan kısa bir süre sonra düştüğü yeri ne kadar yaktığını, yani cürmünü görenlerin aklı başına geldi. Beyaz ve Mavi listeyi birleştirme düşüncesi öne çıktı. Çünkü delege seçimi tüm çağrılara rağmen yerel seçimlerde alanlara çıkmayan, partiye ihanet ettiği iddia edilen, bir dönem önce ilçe yönetimini “kuklaya döndürmüş”  kişi ve kişilere bırakılmamalıydı.  

        Hemen bir ilave yapayım, Mavi Beyaz listenin yaptığı ittifakı onaylayan kabul eden biri değilim bunu da yazdım ve “utanç ittifakı” dedim.. Bu ekibin önünde görülen aklı hırsının önüne geçmiş, parti kimliğini unutmuş,  kendi siyasi geleceği için mücadele ötesinde kavga eden kişilerin kesinlikle bekleme odasına alınması gerektiğine inanıyorum. Böyle bir durumda utanç ittifakı, sağlıklı bir ittifak haline gelir.

        Bu kişilerin siyasi gelecekleri değil, partinin geleceği düşünülmeli ve gereği yapılmalı, merkez ilçe yerel seçimleri bir şekilde boykot etmiş kişilere bırakılmamalıdır.  

        Bunun içinde “bir deli” sopayı eline alıp “oturun yerinize “  diyerek beyaz ve mavi listenin önüne geçmelidir.

        ******

        Sosyal medyada doğru bulmadığım bir tartışmaya da değinmek isterim. Genellikle kırmızı listenin Bahçelievler de seçim kazanmasından sonra yerel seçimde aday gösterilen kişi üzerinde tartışma açılıyor ve seçim bu nedenle kaybedildiği anlatılmaya çalışılıyor.

        Partili olmak, bu doğru olmayan açıklamanın ardına sığınmakla olmaz. Eğer parti kimliği taşıyor ve bu ideolojiye inanıyorsan parti içinde de mücadele etmek şarttır.

        Ben belediye başkanını belirleme sürecinde ne örgütlerin, nede kişilerin “aday belirleme şekli” konusunda herhangi bir açıklama yaptığını görmedim. Hiçbir örgüt ve kişinin “ belediye başkan adayı ön seçimle veya şu yöntemle seçilsin” dediğini duymadığım gibi okumadım da. Aday belirleme işi genel merkeze bırakıldıktan sonra, aday yapılan kişi CHP’nin adayıdır tartışma bitmiştir. Bundan sonra ortaya çıkıp görüş bildirmek, ben bu adaya oy vermem demek ihanet kapsamında değerlendirilmesine kimse darılmasın kızmasın.

        Şu konuya da değineyim. Kırmızı listenin adayı olacak olan kişinin yerel seçimlerde davet edildiği halde eşinin hastalığını mazeret olarak gösterip katılmadıktan sonra, başka ilçelerde seçim çalışmalarına katılması doğru değildi.

Önce kapının önünü temizleyeceksin. Bu durumda yerel seçimlerde çalışıyormuş gibi yaptığın ilçelerde aday ol derler adama.  

        Ayrıca sözünü ettiğim şahsın CHP Belediye Başkan adayı Şenol Şanal ile bir sorunu olduğunu da düşünmüyorum. Ancak desteklediği kişinin aday yapılmaması, merkez ilçede seçim kaybetmenin ezikliğinin getirdiği kin ve ekibinin seçimi boykotu kararında da etkili olduğunu düşünüyorum.

        Siyasette herkes, kim olursa olsun yaptığı yanlışın hesabını vermek zorundadır. Kırmızı Liste ve adayı işte bu hesabın verileceği günlerdedir.

 

        TURGUT GÜVEN