HİTİTLERDEN TÜRKLERE KADAR UZANAN 5.000 YILLIK TARİH
Antik dönemlere dayanan geçmişi ile geniş bir tarihe ve birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Safranbolu, 1423 yılında Osmanlı Egemenliği altına girmiş olup 1423 yılında kaza olarak Bolu Sancağına bağlanmıştır. 1927 yılında Zonguldak’a bağlanırken,  1995 yılında yapılan düzenleme ile il olan Karabük iline bağlanmıştır.
Safranbolu’nun tarihi çok daha eskilere dayanmasına rağmen yazılı kayıtlarda ancak M.Ö. 3000 yıllarına kadar ulaşılabilmektedir. Kızılırmak ve  Filyos Çayı arasında kalan bölgede tarihi kayıtlara bakıldığında sırasıyla  Hititler, Firigler, Lidyalılar, Persler, Pondlar, Romalılar, Selçuklular, Çabanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğunun bölge de uzun yıllar egemenlik sürdükleri görülmektedir.
Safranbolu’nun Türk egemenliği altına geçmesi ise Selçuklu Sultanı 2. Kılıçarslan’ın oğlu Muhittin Mesut dönemlerine rastlamaktadır. (1196)

TARİH BOYUNCA ÖNEMİNİ HER ZAMAN KORUDU
Safranbolu,tarih boyunca uygarlıklar için bir öneme sahip olan Safranbolu asıl önemi ve değeri Osmanlı dönemlerinde görmüştür. En zengin olduğu dönemler  Osmanlı sancağı altında olduğu dönemler olan Safranbolu’da ‘tabakçılık’ sektörü tekel hale getirilmiştir.
Paphlagonia eyaletinde müstahkem mevkide bulunan ve ‘DADYBRA’ ismi ile anılan Safranbolu 1423 yılına kadar farklı Türk Medeniyetlerinin egemenliği  altında varlığını sürdürmüş olup Padişah 2. Murad döneminde kesin olarak Osmanlı Egemenliği altına girmiş ve aynı yıl ‘kaza’ olarak ‘Bolu Sancağına bağlanmıştır.
Bu dönemler de hem ekonomik, hem de kültürel bakımdan en verimli günlerini geçiren bölge 17. Yüzyılda İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde olması  münasebetiyle önemli bir konaklama ve ticaret merkezi halini almıştır.

TABAKHANE VE TABAKÇILIK ZENGİNLEŞTİRDİ
Geçmişten günümüze kadar 2000’e yakın korunması gereken Kültür ve Tabiat varlığına sahip olması bölgeye ‘MÜZE KENT’ unvanını kazandırırken yine bu değerlerini korumakta başarısı nedeni ile de ‘KORUMANIN BAŞKENTİ’ unvanını hak etmiştir.
Safranbolu’nun tarih boyunca asıl önem ve değer kazandığı dönem olan Osmanlı Egemenliği olup bu dönemde ekonomik ve kültürel bakımdan zenginleşmesinin nedeni ise ‘tabakhane’ ve ‘tabakçılığın’ tekelleşmesidir.

TABAKÇILIĞIN PİRİ AHİ EVRAN
Osmanlı dönemlerinde derilerin işlendiği fabrikalara ‘debbağhane’, deriyi işleyenlere ise ‘debbağ’ denirdi. Günümüzde ise her türlü hayvanın postunun ve kürkünün yaş ya da tuzlanarak işlenmek üzere getirildikleri işletmelere verilen ad ‘Tabakhane’ olup bu işlemleri yapanlara da ‘tabakçı’ denilmektedir.
Bu fabrikalara getirilen deriler çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra tabaklanmış, bitmiş olarak teslimata hazır hale getirilir.
Osmanlı dönemlerinde debbağlık (tabakcılık) önemli zanaatlar arasında ilk sıralarda yer alıyordu. Öyle ki mesleğin ‘ahilik ocakları’ vardı. Bu işin piri olarak bilinen isim ise 1169 İran doğumlu olup, 1261 yılında Kırşehir’de hayatını kaybeden ve 32 çeşit esnaf ve zanaatkârın lideri olan Ahi Evran’dır.

KÖŞKLER, KONAKLAR, HAVUZLARIN HEPSİ TABAKÇILIK SAYESİNDE
Safranbolu, Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altına girdikten sonra ‘debbağlık’ mesleğine yönelmiş ve o dönemin önde gelen isimleri çeşitli önlemler alıp, stratejiler geliştirerek ‘tabakçılık’ ve ‘tabakhaneciliğin’ Safranbolu’da tekelleşmesini sağlamışlardır. Safranbolu’da günümüze kadar ulaşan ve ulaşamayan devasa yapılar, hanlar da bu dönemin zenginliği sayesinde yapılmıştır.
Safranbolu’da yaşayan ve tabakhane işi ile uğraşan ileri gelenlerin girişimleri sonuç vermiş olup deri alım-satımı yapan tüccarlar Safranbolu’da tabaklanmamış deriyi alıp-satmazlardı. Böylelikle Safranbolu’da ciddi bir deri pazarı oluşmuş, bu pazarın sonucunda da Safranbolu zenginliğine zenginlik katmayı başarmıştır. Daha önceki uygarlıkların hiç birinde erişemediği ekonomik güce Osmanlı dönemlerinde erişen Safranbolu’da iş 
adamları tarafından çok sayıda köşkler, konaklar, 99 odalı evler ve hanlar yaptırmış olup bazı evlere havuz ve çeşmeler dahi yaptırılmıştır. 
Bu yapıların birçoğu zarar görmeden günümüze kadar gelmiş olup ziyarete açıktırlar.

TABAKHANEYE KÖPEK DIŞKISI TAŞIYORLARDI
Tüm ülke de özellikle Safranbolu’da tabaklanmış derilerin tercih edilmesi nedeni ile ilçede çok sayıda tabakhane kurulmuş ve dışkısı hammadde  olarak kullanıldığından binlerce köpek yetiştirilmeye ve beslenmeye başlanmıştır. Ham deri kıllardan, yağ ve et tabakalarından temizlendikten  sonra son safha olan ‘sama’ işlemi için içerisinde ki enzimler nedeni ile köpek dışkısına ihtiyaç duyulurdu. Bu yüzden çevrede yaşayan çok sayıda aile,  çoluk-çocuk ellerinde toplama ve taşıma araçları ile besledikleri ya da sokakta yaşayan köpeklerin dışkılarını toplarlar ve dışkılar soğumadan tabakhanelere yetiştirmeye çalışırlardı.
Köpek dışkısı içinde bekletilen deri, kıl köklerinden arındığı, gözenekleri açık kaldığı ve homojen olduğu için kaliteli olurdu. Bu yüzden  Safranbolu’da binlerce köpeğin beslenildiği çiftliklerin yanı sıra dışkıların taze bir şekilde soğumadan tabakhanelere yetişmesi adına sistemli  bir örgütlenme oluşturulmuştur.

BÜYÜK YANGINDA YOK OLDU
Safranbolu’da tabakhaneler aynı zamanda bölgeye de ‘tabakhane’ ismi vermiş olup bu ismin verildiği bölgeler ise 2’ye ayrılmıştır. Tabakhane  Mescidinin olduğu bölge ‘yukarı tabakhane’, deri fabrikasının merkez kabul edildiği alanın çevresi de ‘aşağı tabakhane’ olarak bilinmektedir.
1924’lü yılların başlarında 100’e yakın deri imalathanesi birleşerek kendi aralarında ‘Safranbolu Debbağ Şirketi’ adı verdikleri bir Kooperatif oluşturmuşlardır. Makine ve Modern tekniklerin kullanılacağı bu büyük fabrika da çalışmaların başlamasından kısa bir süre sonra buhar kazanlarının  patlaması ile büyük bir yangın çıkmış ve fabrikanın taş duvarları dışında kalan ahşap bölümlerin tamamı yanarak yok olmuştur.

GÜNÜMÜZDE ZİYARETÇİLERE AÇIK
Günümüzde dericilik neredeyse tamamen yok olmanın eşiğine gelmiş olup eski yöntemler de kullanılmamaktadır. Bu yüzden bu sektörde köpeklerinde, dışkı toplayıcılarının da, köpek besleyicilerinin de, tabakların ve tabakhanelerinde önemi kalmamıştır. Günümüze kadar ulaşan o dönemin tabakhaneleri ise ziyaretlere açık olup sadece turizm amaçlı kullanılmaktadır. Birçoğu ise zamana ve insanlara yenik düşmüş olup harabeleri ancak günümüze ulaşmayı  başarmıştır.
 
84 TABAKHANE RESTORE EDİLECEK
Tabakhane bölgesinde 1800’lü yılların başlarında kurulan ve 1940’lı yılların başlarına kadar deri üretilen, şu sıralar ise atıl durumda olan 84 tabakhane  restore edilip bu tabakhaneler de müze, yöresel ürünlerin sergileneceği dükkanlar ve dinlenme alanları yapılarak Kültür Turizmine kazandırılacağı da  duyurulmuştur.

GÜNÜMÜZDE KULLANILAN BAZI TABİRLER O DÖNEMLERDEN HATIRA
Günümüzde farklı anlatımlar için kullanılan; ‘’ Tabakhaneye bok mu yetiştiriyorsun’’ ve ‘tabak mısın, it bokuna muhtaçsın’ tabirlerinin Safranbolu’da  tabakçılığın yaygın olduğu dönemlerden kalma tabirler olduğu düşünülmektedir.

ARAŞTIRMA-DÜZENLEME: UMUT ŞEKERCİ
Kaynaklar:  http://www.erdoganderi.com.tr/tabakhane-nedir/ - http://www.kerimusta.com/tabakhaneye-yetistirmek-deyiminin-anlami/
https://haberbilgi.wordpress.com/2015/10/20/tabakhaneye-bok-yetistirmek-sozu-nereden-geliyor/
http://www.gezipgorduk.com/tag/tabakhane/
http://www.brandmaillive.com/2011/02/sayi_37/seyahat.html
https://www.amasra.com.tr/eski-tabakhane-safranbolu.html
ahievran.edu.tr

[ilgili-haber=9111]

[ilgili-haber=893]

[ilgili-haber=9097]

[ilgili-haber=9065]