Ülke gündeminde CHP’nin yoğun tartışıldığı günlerden geçiyoruz.  Ülkenin gerçek gündemi ise çok farklı. CHP gündemi öne çıkarılınca ülkenin gerçek gündemi doğal olarak gölgede kalıyor.

                   Oysa her iki gündemi takip etme ve gündemdeyken çözme yeteneğimizi geliştirmeliyiz..

                   CHP’yi yerelde ve genelde tartışırken, termik santrallerin bacalarına takılması gereken filtrelerin süresi 2,5 yıl daha uzatıldı..  22 adet yeni vergimiz oldu. İşsizlik üstelikte resmi rakamlara göre rekor üzerine rekor kırdı. Hayat pahalılığının getirdiği geçim sıkıntısı tavan yaptı. Siyanürle yaşama son verme moda haline geldi. Tüm bu sorunların tetiklediği şiddet toplumun yaşam biçimi oldu. Kadına şiddet sonucu ölümler olağan sayılıp, mahkemelerden indirim bile aldı.

                   Tüm bu sorunların üzerini CHP’nin iç sorunlarıyla örtüp siyasi iktidara derin nefes aldırdık. Oysa her iki gündemi takip edip çözebilmeliydik.

                   Öncelikle şunu söyleme ihtiyacı hissediyorum.. CHP’nin her kademesinde kaliteyi en kısa sürede yükseltmeliyiz. Bu gün özellikle Zonguldak’ta geçmiş dönemlerde il ve ilçe başkanlığı yapan şahsiyetleri şöyle bir düşünün ne demek istediğimi anlarsınız. İşte tüm tartışmaların odağında bahsettiğim kalitesiz ve bilgisiz kişilerin anti demokratik uygulamaları, yaptıkları usulsüzlük sonrası hesap vermeme sorunu yatıyor. Ayrıca yöneticilik birine bağımlı kafayla yapılamıyor, bu durumda ne yazık ki başarı gelmiyor.

                   CHP iç sorunlarını, tüm kadrosunu tepeden tırnağa değişerek halledebilir. CHP’nin iç sorunlarından çıkış yolu değişimdir. CHP bu kadrodan kurtarılıp parti içi demokrasinin yaşatıldığı bir duruma gelmeden iktidara gelemez. Haliyle ülke de AKP iktidarından kurtarılamaz.

                   Çünkü CHP’nin politikacıları yerelde ve genelde muhalefet etmeyi meclis çatısı altında kabul ediyor. Oysa mecliste “bağımlı kafaların elleri” ülkenin değil, kendi çıkarları için kalkıyor. 

                   Bakınız İran, Lübnan ve Şili gibi demokrasiden bahsetmenin mümkün olmadığı ülkelerde siyasi iktidarların birçok uygulaması karşısında halk sokaklara dökülüp tepkisini gösterirken ülkemizde halkın muhalefeti bireysel tepkilerden öteye geçemiyor.

                  Yine ülkemizde 15 termik santralin bacasına takılması gereken filtrelerin süresinin 2.5 yıl daha uzatılmasına tepki mecliste birkaç muhalefet milletvekilinin karşı çıkmasından öteye geçmiyor. Oysa halk sözü edilen bacadan çıkan gazlarla her dakika zehirleniyor. İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu bir başka ülke sanırım dünyada yok.

                 Oysa termik santrallerin süre uzatımı ile ilgili kanun mecliste görüşülürken santraller bölgesinde yaşayan halk bu tesislerin önlerine yığılıp süre uzatımına tepki gösterseydi o kanun biraz zor geçerdi.  

                 Termik cehenneme dönen illerden biri de Zonguldak. Şehrimizde iç sorunlarıyla boğuşan CHP ve diğer muhalefet partileri, şehrimizdeki demokratik kitle örgütleriyle birlikte bu eylemi örgütleyebilirlerdi. Bu eylem örgütlenebilseydi Zonguldaklı üç AKP’li milletvekili süre uzatımına biraz zor evet derdi. Bilirlerdi ki Gazipaşa da gezerken yüzlerine tükürecek insanlar olacak.

                Hepimiz halkın yararına olmayan bu tip olaylara sosyal medyadan tepki veriyoruz. Bu durum kolayımıza geldiği gibi, bizleri tembelliğe de itiyor. Sosyal medyada oluşan bu yetersiz tepkilere bile siyasi iktidar kayıtsız kalamıyor, kelimenin tam anlamıyla eveleyip geveliyor, toplumun gazını almak için yeni yaptırımlardan bahsediyor.

               Bu yaptırım sözü daha önceleri olduğu gibi en kısa sürede unutulup yerine getirilmeyecektir asla inanmayın.. Çünkü AKP halkın değil, besleyip elleriyle büyüttüğü holdinglerin ve yandaş iş adamlarının iktidarıdır. Açık ve net yıllardır halk dalkavukluğu yapmaktadır.

               Halkını düşünen bir iktidar şunu yapar mı?

               2014 yılında devlete ait 15 santrali özelleştirdiler. Bu santralleri alan şirketlere 2019'a kadar çevre izni muafiyeti getirildi. Anayasa Mahkemesi süreyi uzun buldu ve kararı iptal etti. AKP Hülle yaparak bu süreyi 2017'ye çekti. Verilen süre içinde bu yatırımlar yapılmayınca süre yine AKP oylarıyla 2019'a kadar son kez deyip uzatıldı. Şirketler yine yerine getirmeyince konu tekrar meclise geldi. Çevre Bakanlığı, vergiyle ilgili bir yasanın içine bir madde ekleyerek süreyi 2022 Temmuzuna kadar AKP ve MHP oyları ile uzattı.

               Halk siyasi iktidar eliyle kanser edilirken bu firmalara teşvik verilmesi bile düşünülüyor.

               Bu konuda ilginç bulduğum bir başka olay ise Prof. Doktor olmuş, insan sağlığı üzerine ant içmiş birinin yaptığıydı.

               MHP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan, önce “Ben halk sağlığı uzmanıyım. Termik santraller 1 dakika bile filtresiz çalışmamalı. Bu akciğer hastalıklarının, kanserin direkt sebebi. Meclis'te son ana kadar mücadele edeceğim” dedi. Ancak doktor vekil, TBMM'de termik santrallerin 2,5 yıl daha filtresiz çalışması için hazırlanan yasaya kabul oyu verdi.

               Gazeteciler tarafından sorulduğunda ettiği yemini unutup “partimin aldığı karara uydum” diyebildi.

               Yine tüm bu sorunlar ve gündem bir kenara çekilecek, akşam saatlerinde CHP il başkanlığının delege seçimleriyle ilgili kararı şehrin gündemi olacak.

               TURGUT GÜVEN