AKP’NİN TİLKİLERİ. !

         Haksızlığı, hukuksuzluğu, yolsuzluğu, kanunsuzluğu cansiperane savunan, hatta bunları açığa çıkaranları suçlayan AKP’li politikacılardan başka kimseye rastlamadım. Bu iktidarın dünyada eşi ve benzeri de yok..

         Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ın atadığı özel kalem müdürü Mehmet Sinan Erdoğan konusu yerel basına düştüğü günden bu güne hiçbir açıklama yapmayan namı değer “Tilki Selim” dün belediye meclis toplantısında resmen çözüldü.

         CHP grup başkan vekili Atınç Kayınova’nın bu iddiayı sorması üzerine haberi yapan gazeteciyi karalamaya çalışan, bu tavrı boşa çıkınca sinirlenip “atadımsa ben atadım, bakan bey de onayladı” itirafı yaptı.

         Selim Alan şunu istiyor; biz yasa dışı işler yapıyoruz ama yolları da asfaltladık, 2020 yılında Zonguldak’ı şantiyeye çevireceğiz iktidarımız için “çalıyor ama yol ve köprü yapıyor” deniyorsa bizim içinde bunları söyleyin demek istiyor.  

         Dün belediye meclisinde bu itiraf geldikten sonra bu gün AKP Merkez İlçe Başkanı Mustafa Çağlayan aynı söylemlerle “bankamatik memuru atayan” belediye başkanını savunuyor.

         Kendisinin ise bir Alman firmasının yaptığı bağışı zimmetine geçirdiği iddiasını yazan gazetecilere gerekli açıklamayı yapmak yerine mahkemeye vermekle tehdit ederek haberlerin önünü kesmeye çalışıyor. Pes doğrusu.

         AKP içinde dürüst olduğu söylenen il Başkanı Zeki Tosun ise hala sessiz. Bu duruma itiraz edebilir mi? Hiç sanmıyorum bu rezilliği yarın kendisi de savunacaktır.

         Bir başkası AKP Milletvekili Hamdi Uçar.

         Termik Santrallerin filtresiz çalışması için süre uzatımına “emir büyük yerden” diyerek “evet” oyu verip mecliste geçmesine katkı veren Uçar, yasa Cumhurbaşkanı tarafından veto edilince sıkılmadan “doğru” diyerek alkışlayan da aynı Uçar.

         Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir tv programında, ÇATES’ te üretimin durdurulması ve çalışanların işsiz kalacağı iddiaları sorulunca muhalefeti suçlayan da Uçar.

         Termik santrallere filtre takılması konusunda iki kez süre tanınan ve bu süre içinde firmalara teşvik verildiği halde hiçbir yaptırım uygulamayan iktidarın vekili görevini yapmıyor, yaşanan belirsizlik karşısında yine suçu muhalefet partilerine atabiliyor.

         Siyasetin seviyesi bu derece düşürülmemeli. Bu tip siyasetçilere toplumun saygı göstermesi mümkün değildir.

Aslında Zonguldak AKP içinde de Tilkiler yalnız değil, şimdilik kuyrukları birbirine değmiyor. O kuyruklar birbirine değdiğinde o zaman görün gümbürtüyü.

         MERKEZ İLÇEDE İKİ ADAY!

         CHP Merkez ilçede önce Ebru Uzun, bu gün ise Sevgi Alay ilçe başkanlığına aday olduğunu açıkladılar.

         Önce şunu yazayım her iki adaya da eşit mesafedeyim, arayıp DÜŞÜNCEMİ soran delege arkadaşlara da “tercihini kendin yap ve dilediğin kişiyi destekle” diyorum.

         Her iki hanımefendi adaylık açıklaması yaparken doğru söylemediklerini peşinen söyleyeyim.

         Örneğin Uzun’un dediği “31 Mart 2019 Belediye Başkanlığı seçimleri ile özellikle büyük şehirlerimizde olağanüstü bir atılım yapan partimiz” neden Zonguldak’ta bu başarıyı yakalayamadı da elimizdeki belediyeyi kaybettik. Ebru Hanım bu sözlerinin peşinden “ben ve ekibim yerel seçimlerde partimize ihanet etmedik” diyebilmeliydi.

        Seçimi kazandığını iddia ettiği Bahçelievler de dahi listesi paramparça olan Uzun’un diğer arkadaşları tüm mahallelerde delege seçimlerini kaybettiler.

        O halde “ delege seçimlerimiz sonrası yaptığımız istişareler ve değerlendirmeler, sizlerin öneri ve talepleriniz doğrultusunda aday oluyorum” söylemi de doğru değil.

        Ayrıca Uzun iki yıl ilçe başkanlığı yaptı! Bu süre içinde kendi iradesini hiçbir zaman ortaya koyamadığı gibi resmen kullanıldı ve sonunda bir kenara konuldu.

        İki yıl önce mahalle delege seçimlerini “mahallelere sandık kurulmasını talep eden partililerin verdiği tebligatı bile almayan, paramız yok mahallelere sandık koyamayız” diyen Ebru hanım şimdi parti içi demokrasiden, birlik olmaktan bahsediyor.

        Bir kez ilçe başkanı olmuş ancak eline yüzüne bulaştırmış birinin tekrar aday olması CHP’ye hiçbir şey kazandırmaz, diye düşünüyorum..

        *****

        Bugün adaylığını açıklayan Sevgi Alay’ın aday açıklamasını canlı yayında izledim. Yıllardır siyasetin içindeyim ilk kez bir adayın çocuklarını mesleklerini ve okuduğu okulları saymasını tanık olduğumu tuhafıma gittiğini söylemeliyim. Çok daha iyi eğitim almalarını ve yaşamlarında başarılı olmalarını gönülden dilerim. Ancak Alay çocukları bu okullara gitmemiş olsaydı eğitim hayatında başarılı olamasalardı çocuklarından yine bahseder miydi?

        Alay açıklamasında “Sosyal demokrasi kavramını doldurmak, gerçek demokrasi değerlerini harekete geçirmek, parti içindeki kısır çekişmeyi, dargınlığı, kutuplaşmayı yok etmek” demiş.

        Alay ilçe yönetimini üçe bölmüş durumda. Bu nedenle yönetim kurulu toplantıları çoğunluk sağlanmadan kararlar alınıyor. Yönetim kurulu üyelerine güvenmeyen, yapılan işleri saklayan, gizli kararlar alıp uygulayan, büronun kapısını kilitleyen, kendi düşüncesinin yanlış olduğunu söyleyenleri partiden kovan biri yukarıdaki sözleri söylerse inanacak mıyız?

        Yönetim kurulu üyesi bir kadın arkadaşı ile mahkemelik olduğu konusuna ise girmiyorum bile.

        Sosyal Medyada Umut Şekerci’nin beni de etiketlediği haberinde yorum yaptım. Aynı yorumu sayfama aktarıyorum.

        “Doğru söylediği tek söz adı ve soyadı. Merkez ilçede istifa ettirilen kadınlarını yönetimde bulunduğu zaman savunmamış, hatta istifalarının kabulünde imzası var, ilçe başkanı olduğunda savunacak haklarını iade edecekmiş. Onurlu biri bunu söylerken yüzü giydiği ceketin rengine dönerdi.”

         Haksızlık yapmak istemem Merkez İlçede istifa eden 60 kadının sorumlusu sadece Alay değil o günlerde ilçe başkanı olan Fikret Zaman ve yönetim kurulu üyelerinin tamamı suça ortaktır.

         Ayrıca bakınız yukarıda Ebru Uzun nasıl denenmişse Sevgi Alay’da denenmiştir. Çünkü Fikret Zaman’ın görevden alınmasından sonra ilçeyi yöneten Yusuf Mar değil, aynı kafada iki kadın arkadaşı ile Sevgi Alay’dır.

        İlçe başkanını pas geçip, yönetim kurulundan kimsenin haberi yokken genel merkezde bir danışman ile bağlantı kuran ve ilçeyi ondan aldığı talimatla şekillendiren birinin Ebru Uzun’a gönderme yapsa da “kimsenin adamı değilim” söylemini bana anlatamazsınız.

         Bu kadın önce parti içi hiyerarşiyi bilmiyor, bilmediği içinde saygı göstermiyor. İlçe Başkanı varken bir yönetim kurulu üyesi Genel Merkez ile görüşemez.  

         Yazımın başında belirttiğim gibi merkez ilçede aday olanlara aynı mesafedeyim. Her adayın doğru bulmadığım açıklamalarını köşeme taşıyacağım. Aday olduğunda uyarıldığı için yelkenleri şimdilik yere indirmiş oldukça alçakgönüllü görünen bu hanımefendi seçimi kazandığında gerçek yüzünü, kedi gibi sakladığı tırnaklarını çıkaracaktır.

         İlçe başkanlığı çocuklarının eğitimi ve eşinin sağladığı cüzdanın şişkinliği ile değil, siyasi tecrübe, bilgi birikimi, aklı başında çözüm projeleri ve parti üyelerini dinleme, anlama alçakgönüllülüğünü göstermekle olur.  

         CHP delegesi bu gerçekleri bilmeli ve tercihini öyle yapmalıdır.

 

TURGUT GÜVEN