Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Kilimli İlçesine yapılacak gemi söküm tesisi hakkında açıklamalarda bulunarak, “Kilimli-Çatalağzı-Muslu Bölgesinde zarar vermedik tek canlı bile kalmayana dek durmayacak mısınız?” diye sordu. 
Bölgenin hali hazırda bir termik cehenneme dönüştüğünü vurgulayan CHP’li Yavuzyılmaz, kaçak ocakların da yaygın olduğu bölgede ekmek umuduyla insanlara sunulan çözümün ölüm olduğunu belirtti.

CHP’li Yavuzyılmaz açıklamasında; “Kilimli-Çatalağzı-Muslu bölgesinde termik santrallerin kontrolsüzce açılması ve yenilerinin inşa edilmek istenmesi durumu ile karşı karşıyayız. Bu bölgede havadaki partikül oranının sınır değerinin çok üzerinde olduğu resmi olarak bakanlık raporlarında da belirtilmekte ve buna bağlı olarak şehrimizde artık hastanelerde çocuk onkoloji bölümü yer almaktadır. Bölge halkımız tarafından termik santrallerin yarattığı kirliliğe karşı hayatta kalma mücadelesi verilirken, bir yandan da burada istihdam edilme umudu topluma pompalanarak yeni santral kurulması şirketler tarafından meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Tıpkı aynı bölgedeki insanların yaygın olarak kaçak ocaklarda çalışmak zorunda bırakılmaları gibi! Sigortasız, güvencesiz bir şekilde gençlerimiz, aile babalarımız açlık ile ölüm arasında tercih yaparak kaçak ocaklarda kazma sallıyorlar, can verebiliyorlar.

Gemi söküm tesisi konusunu da davul zurna ile karşılamamız beklendi, “müjdeler olsun Kilimli, iş kapısı açılıyor” denildi. Önümüze getirilen kirlilik, büyük bir sorun. Aynı bölgenin insanına sunulan yine aynı yol ayrımıdır! Açlık veya ölüm! Kilimli insanı da hayvanı da bitkisi de bu açlık veya ölüm denkleminden daha fazlasını, daha iyisini hak ediyor. Kilimli bir toplama kampı değildir! Gerçekten cevap verilmesi gereken soru şudur ki; Kilimli-Çatalağzı-Muslu Bölgesinde zarar vermedik tek canlı bile kalmayana dek durulmayacak mıdır?

Gemi söküm tesislerinde genelde 20 yaş üstü gemiler parçalanarak bir kısım parçalar gemi üretim tesislerine gönderilmekte, kullanılmaz durumdaki parçalar da çeşitli yollarla imha edilmektedir. Aynı zamanda bu söküm işlemi pek çok kimyasalın, ağır metallerin, asbestin insan sağlığını, çevre sağlığını etkilediği; toprağa, deniz sularına kalıcı hasar verdiği ve kitlesel hayvan ölümlerine, sağlık sorunlarına sebep olan bir süreç anlamına gelmektedir. Zaten bu nedenle, özellikle asbestin ve hurda gemilerdeki diğer tehlikeli maddelerin yarattığı kirliliğin ve insan sağlığına zararlarının anlaşıldığı 1980'lerden sonra gemi sökümü işleri, Avrupa ve Amerika'dan Hindistan, Pakistan, Çin, Bangladeş ve Türkiye gibi ülkelere kaymıştır.

Gemi söküm tesislerine gelen yabancı bayraklı gemilerin çoğu -20 yaş üstü eski gemiler olduklarından- depolarında, gövdelerinde ve makine ve ekipmanlarının bir parçası olarak toksin (zehirli) maddeler içermektedir. Sökülen gemilerden alınan numunelerin analizleri bu maddelerin gemi sökümü işlemi sırasında çevreye yayıldığını ispatlamaktadır. 
Gemi söküm tesisleri bölgesinden alınan örnekler, gemi sökümü faaliyetlerinin yerel çevreyi asbest, madensel yağlar, ağır metaller ve Birleşmiş Milletler tarafından dünyadaki en zehirli 12 madde arasında gösterilen, poliaromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB) ve organotin bileşikleriyle kirlettiğini ortaya koymaktadır. Hurda gemilerden çıkan kabloların yakılmasının çok zehirli dioksinlerin oluşumuna neden olduğu yine yapılan analizlerle kanıtlanmıştır. Neredeyse bütün kimyasalların düzeyleri sınır seviyelerin üzerindedir, bu da Gemi Söküm Tesislerinde çevrenin çok ciddi şekilde kirlenmiş olduğunun göstermektedir.
Bu nedenle ölüm ile yaşam arasında tercih yapmayı ve dünyanın çöplüğü olmayı reddediyoruz! Tekrar vurguluyorum ki Kilimli bir toplama kampı değildir!” ifadelerini kullandı.