Zonguldak’ın tanınmış mağara araştırmacısı ve turizmcisi Engin Zzaman’ın geçtiğimiz günlerde Uzun Mehmet Camii’nin bulunduğu bir fotoğrafı paylaşarak yorum bölümüne ‘’Çok içki içmem ama bu manzara karşısında bir büyük ile ağzımı çalkalar, ikinci büyük ile çakır keyif olup 5 rekat keyif yaparım’’ şeklinde eklediği not yankı uyandırmaya devam ederken Zaman’dan açıklama geldi.

 

Paylaşım sonrası bazı basın yayın organları, siyasetçiler ve STK’lara tarafından kınanan ve gözaltına alınıp ifade verdikten sonra serbest kalan Zaman, sosyal medya adresinden açıklamada bulunarak; lince uğradığını ve fotoğrafın yanlış anlaşıldığını belirterek ‘’beni öldürdünüz’’ dedi.

İşte Zaman’ın kamuoyuna yaptığı o açıklama;

BANA KARŞI YÜRÜTÜLEN LİNÇ'E KARŞI HERKESE CEVABIMDIR.

Yüreği yeten sonuna kadar okusun.

Öncelikle benim için en adi suç olan tecavüzcüye dahi mahkeme de neden yaptığı sorulur ve buna göre yargılanıp ceza verilir.

Bana bunu dahi çok gördüler. Oysaki herkes gibi benim de savunma hakkım var olduğunu,hemde bırakın insanlık adına anayasal hakkımı bile hiçe sayarak saldırdılar. Demek ki bu kadar ruhunuz pislenmiş.

Benim ne düşünerek, ne hissederek yazdığımı duygu halimi nereden biliyorsunuz?

En başta söyleyeyim yazdıklarımın sonuna kadar arkasındayım. Pişman değilim.

Beni yakinen tanıyanlar çok iyi bilir ki ceza alacağımı bile bile mahkeme salonlarında bile fikirlerimin ve yazdıklarımın arkasında durdum.

 

GERİ ZEKALILARA ANLATIR GİBİ ANLATACAĞIM!

Muhteşem bir fotoğrafa entelektüel bir yazının bu kadar çarptırılarak bana alime ve sevdiğim insanlara hakaret boyutuna taşınacağını düşünemedim. Kimin arkadaş kimin düşman olduğunu görme fırsatım oldu.

Tane tane herkese gerekli cevabı vereceğim. Geri zekalılara anlatır gibi hemde. ( Geri zekalılık tıpbi bir durumdur. Herkes zeki değildir. Bunu hakaret olarak değil tıpbi tanımlama olarak kullanıyorum.)

Beni yakinen tanıyanlar çok iyi bilir ki ben 32 yıllık sigara tiryakilisiyim. Sosyal medya hesaplarımın tamamına bakın sigara ile fotoğrafımı göremezsiniz. Buna dikkat ederim. Bu kadar toplumsal hassasiyete dikkat eden biriyim.

 

ALKOL ALDIĞIMI EŞİM BİLE ANLAMAZ!

Beni yine yakinen tanıyanlar iyi bilir ki keyfim geldiğinde, yada dost ortamlarında içki içerim. Çok içki içmem. Beni bu güne kadar sarhoş olduğumu gören olmadı. 16 yıllık evliyim eşim bile alkol aldığımı ağız kokumdam sadece anlar. İsteyen sorabilir.

Bu dini özel günler olması benim için fark etmez. Ama sosyal medya hesaplarımın da bugüne kadar dinî kutsal günlerde içsem bile bunu gizli yapmışımdır hep. Toplumsal hassasiyete ve gerçek inanan inanlara saygım gereği yaptım. Bu kadar hassas ve dikkatli biriyim. Yine buna özen göstermeye devam edeceğim.

Bir tane böyle saygısızca yaptığım örnek bulamazsınız. Bulursanız istediğinizi söyleyin bana hakkınızdır.

Beni yakinen tanımayanlar için kendimi tanitmak için bu kadar açıklama yeter sanırım.

Şimdi gelelim paylaşıma.

 

HERKESİN BAKIŞ AÇISI FARKLIDIR

Cumartesi akşamı balkonumda oturmuş içkimi içip müzik dinlerken sosyal medyada bu muhteşem fotoğrafı gördüm.

Paylaşan kişinin altına da " tam rakılık manzara " diye yorum yazıp. Fotoğraf alıp kendi sayfamda entelektüel bir bakış ile yazı yazdım.

Önce fotoğrafı anlatayım ( kusura bakmayın uzun yazmasını sevmem ama bana detaylı yazmak mecburiyetinde bıraktılar. Bu bile bana zulümdür)

O fotoğrafı alın konu ile bilgisi olmayan insanlara gösterin neler gördüğünü sorun bakın size neler söyleyecekler. Size o fotoğraf da neler neler anlatırlar.

Ben o fotoğraf da muhteşem bir ambians gördüm. Çekenin yüreğine sağlık. O yakamozlar o bulutlar ışıklar muhteşem bir ambians tekrar yineliyorum. Ben bu ambians için iki büyük değil üç büyük içsem sarhoş olmam. Bilmeyenler için yazıyorum.

Ha manzada cami varmış. Ben onu dahi görmem. Herkesin doğaya bakışı farklıdır. Benim ne kadar doğa sevdalısı yine beni yakinen tanıyanlar çok iyi bilir. Girip sosyal medya hesaplarımına baksınlar.

Benim 30 yıllık yaşam bicimim bu. Doğaya sevdalı bir insanım. O kadar ki yağmur damlasına şiir yazacak kadar. Girin sayfamda var. Bunları dahi göz ardı ettiniz.

Şunu anlamıyorum. Ben herkes gibi bakmak zorundamıyım?

Benim bakış açım farklı olamaz mı?

Herkes ile aynı şeyleri hissetmek zorundamıyım?

Beni, herkes gibi bir kefeye koyup orada camiyi görmek zorundamıyım?

Bu nasıl ziyaret?

Nasıl bir ruh hali?

Siz cami görün içlenin. Karışan mı var?

Buna laf mı ettim. Sizin bakış açınız size benim ki de bana.

Bunun neresinde saygısızlık var? İnsaf be insaf.

 

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASINDAN ÇEKİLMEDİ

Fotoğraf için teknik bilgi de yazayım. Kasti olarak mühendisler cemiyetin çekilmiş gibi algı yaratıldı. Zonguldağı bilen çok iyi bilmesi lazımken. Kimse çekim açısına bakmadı. Az dikkat etseler mühendisler cemiyetinden çekilmediği görülür. ( Bu sıkıntılı günlerini geçiren mühendisler cemiyetinden ve orayı korumaya çalışanlar dan verdiğim sıkıntı için çok üzgünüm. Hepsinden özür dilerim) Gazeteciler Cemiyetine yakın bir noktadan çekildiği fark edilir. Ama art niyetli insanlar bunu bile görmez. İşine geldiği gibi davranmak ahlaksızlıktır.

O cami ile eleştirilerimi herkes susarken ben açık aleni defalarca yazdım. Sayfamda hepsi var.

( Yine açıklayayım. Ben cami, kilise vs yapılmasına karşı değilim. İhtiyaç var ise yapılsın. Ama ülkemiz sıkıntı içindeyken insanlarımız geçirmediği için intahar ederken bu kadar büyük şatafatlı cami yapılması müsrifliktir. Açın Kur'ana bakın. Madem o kadar dindarsınız dininiz bile müsrifliğliği kabul etmez. Kaç ayette geçer)

Umarım bu kadar açıklama yeter meramı mı yazmak için.

Gelelim yazıya.

 

SÖZLER FERHAN ŞENSOY’A AİT BİR REPLİKTİR

Başta da yazdığım gibi, paylaşımda da aynısını yazdım "çok içki içmem" yukarıda izahat verdim.

" Bir büyük ile ağzımı çalkalayıp, ikinci büyük ile çakır keyif olup"

Bu replik. Rahmetli Ferhat Şensoy'un yaklaşık 32 yıl önce skeçlerden oluşan Abzurtça Şeyler oyundan kalan bir ifadedir.

Oyunu da yazayım. (Şunu da belirteyim. Bu olaylardan sonra bu oyunun videosunu bulursam paylaşacağım. Harika bir tiyatro idi. )

Bir büyük ile ağzımı çalkalayıp, ikinci büyük ile çakır keyif olup, 3 büyük ile sarhoş olduğum günlerde. Pendik sahilinde oturmuş içiyorum.

Karşıdan bir baktım balina geliyor.

Yanımdaki Hasan'ı dürttüm. Olum balina geliyor.

Abi ya çok içtin yine.

Gözlerimi ovuşturdum. Yok yiye yiye geliyor.

Diye devam ediyor. Tamamını merak edenlere daha sonra yazarım.

Kısa tutmak için bu kadar yeterli sanırım.

Bu oyunu ezbere biliyorum çünkü lise son sınıfta bu skeçleri kendime uyarlayarak oynadım.

Zaman zaman da kullanırım. Sayfada araştırırsanız bulursunuz.

Gelelim

 

O SÖZLERİ FARKLI BİR FOTOĞRAF ALTINA PAYLAŞSAM…

" Beş rekat keyfe dururum" sözüne.

Öncelikle yazıma dikkat edin. Bunu dahi fark etmediler. Rekât değil kelimem rekattır.

Rekât dini anlamda kullanır. Ama rekat yazdığın zaman normal bir kelime hâlini alır.

Buna dahi dikkat ettim. Ama bunu dahi fark edemediniz.

Türkçe zengin bir dildir. Sayfamda bir bakın kendime has bir üslupum vardır. Türkçe'nin zenginliğinden çok faydalanarak kendi üslubumu görürsünüz yazılarımda. Bunu bile görmediniz.

" Beş rekat keyfe dururum" cümlesi, durum belirtme dir. Başka bir doğa fotoğrafı altına bunu yazsaydım hiç kimse bunu dini içerik olarak görmezdi. Durum hâlini anlatan bir yazı olduğunu anlardınız.

Özetle, muhteşem bir fotoğraf altına son derece entelektüel ve bir o kadar duygu kokan bir yazıyı nerelere kadar gitti.

Ve beni harcadınız.

 

YANLIŞ ANLAŞILIR DİYE KALDIRDIM!

Gelelim yazıyı niye kaldırdığıma.

Yazıyı paylaştıktan her halde 2 saat sonra bir dostum aradı beni. Cami ye karşı bu yazı oldu mu ? Bende kendisine ne camisi camiye göre yazmadığımı izah ettim.

Sonra yanlış yöne çekerler diye hemen kaldırdım.

Beni uzun zamandır sosyal medya da takip edenler iyi bilir ki. Bu gibi durumlarda yazdığım yazıyı hemen kaldırırım. İlk defa yaptığım bir şey değil ki bu. Beni takip edenler lütfen yazın. Bu olaylara daha önce şait olduğunuzu. Bu korktuğumdan falan değil. Gereksiz tartışmalara ne zamanım var nede enerjim. Uğraşmam keser atarım.

 

POLAT TÜRKMEN’İ, MUSTAFA ÇAĞLAYAN’I ve SERAĞ DİLEK’i ARADIM!

Gecenin ilerleyen saatlerinde yine bir dostum aradı haber yapılmış. Umursamadım.

Sabah gün içinde akp cenahı bunu yazmaya başladığını görür görmez hukukumuz olduğunu düşündüğüm akp vekili Polat Türkmen'i aradım.

Kendisine durumu izah ettim.

Gereksiz yere olayın büyümemesi gerektiğini ve toplum zaten gergin daha da germenin gereksiz olduğunu ve müdahale etmesini istedim.

Daha sonra yine hukukumuz olduğunu düşündüğüm akp eski ilçe başkanı Mustafa Çağlayan'ı aradım. Ona aynı şeyleri söyleyip müdahale etmesini istedim.

Peşine yine beni 30 yıldır tanıyan aile hukukumuz olduğunu düşündüğüm akp il yöneticisi Serap Dilek'i aradım. Ona da aynı şeyleri söyleyip müdahale etmesini istedim.

Ama onlar siyasi rantları uğruna sustular.

Arama kayıtlarını isteyene gönderebilirim.

 

 

Bunu korktuğumdan falan değil. Bu tarz şeylerden korkmam. Hayatımın 30 yılı Ekstrem sporları yapmakla geçti. Ben korksam çoğunun TV dahi bakamadığı yerlerde gezmek ve spor yapmakla geçti ömrüm.

Velhasıl toplumun gereksiz yere gerilmemesi için elimden geleni yapmaya çalıştım. Başaramadım.

Gelen tepkiler üzerine yine beni takip edenler bilir kaldırdığım bir yazı için çok nadir açıklama yaparım. Gün içinde yazıyı kaldırdığımı yazmak zorunda kaldım.

Ben gereken nezaket ne ise yaptım. Bunu dahi görmeden aç kurtlar gibi saldırdılar.

Başta da belirttim özür dilemem. Ben gereken tüm nezaketi göstermem bile bir yanlış anlamayı düzeltme ve olgunluktur.

 

Bunu dahi sezemeyen, anlamak istemeyen insanlar art niyetli ve ruhları kirlenmiş insanlardan özür dilemem. Ölürüm umrumda olmaz ama özür dilemem.

Bir tek özür dileyecegim insanlar benim paylaşım yüzünden haksız yere itham edilen ve hakaret edilen başta ailem olmak üzere bu konuda sağduyulu davrandığı halde hedef haline gelen insanlara yaşattığım sorun için özür dilerim. Benim yüzümden sizi üzdükleri için inanın son derece üzgünüm.

Nasıl telafi ederim inanın bilmiyorum.

 

Devam edelim. Uzadı biliyorum ama tüm detayları mecburen anlatmak zorundaydım.

Melih Gökçek'in onca yolsuzluğana ve suç duyurusu olmasına rağmen ifadeye dahi çağrılmazken, ben jet hızıyla çok büyük suç işlemiş gibi ifademi almak için göz altına alındım. Burada da benim ağrıma giden beni çağırsalar dı ifade vermeye giderdim.

Sanki bugüne kadar yargıdan kaçtım.

 

Jandarma bölgesinde olduğum için beni almaya geldiler. İşlerinin gereği gayet nazik bir şekilde davranarak.

Prosudür gereği sağlık kontrolünden geçtikten sonra önce yine prosudür gereği işlemler yapılması için merkez jandarma karakoluna oradan ifade vermek için Kozlu İlçe Emniyet müdürlüğü ne getirdiler. Oradaki arkadaşlar da işlerinin gereği gayet saygılı şekilde ifade verdikten sonra serbest bırakıldım.

Gün içinde yaşadıklarım bunlar.

Basın da çıkan haberin çoğu bilgiler yanlıştır.

Gün içinde beni sadece neredeyse dakika dakika arayan bir tek dostum Cengiz Çağlayan oldu. Onun dışında bir kişi dahi aramadı.( Bu kadar mı vefasızsız? Bunu da gördüm.) Size cevabımı sayfamda Pir Sultan'ın idama giderken verdiği cevapla cevabımı size yazdım. Bakın okuyun. Burda yazmayayım.

Oysa ki Zonguldak basınında hepsinde neredeyse telefonum var. Arayıp bilgi alıp doğru haber yapabilirler di. Ama onlar bunun yerine işlerine geldiği gibi davrandılar. Sizin bu davranışınızı asla af etmeyeceğim.

Baska bir şey daha. Benimle ilgili yazılan yazılar umrumda değil. Ama buna ailemi katarak yazmanız sizin ne kadar hınç ve ahlaktan uzak olduğunuzu gösterir. Demek ki bunca yıl sizinle arkadaş değil koynum da tabir caizse yılan beslemişim. ( Yılanın da ne günahı varsa, sizden bile iyidir)

Durumun olayı şu. Ben ahmak bir insan değilim. Akp siyaset olarak diplere vurmuştu. Onlara siyasi olarak kullanacakları argüman lazımdı. Bir duygusal boşluğum onlara malzeme oldu. Bu yüzden kendime kızıyorum. Nasıl bu hataya düştüm.

 

İnanın çoğunun cami ile ilgili mevzu umurlarında değil. Siyasi olarak sıkışan insaniyet duygusunu kaybetmiş bir güruh beni öne atarak siyasi rantları uğruna bu pervasızca kullanmaya kalktılar. Bu kadar iğrenç insanlarsız.

Oysaki çoğu akp yöneticisi siyaseten karşı olduğum halde bir birbirimize saygılı görüştüğüm bir çok insan varken. Sosyal medya hesabım arkadaş olarak ekli oldukları hâlde. Ve de en önemlisi 30 yıldır Zonguldak'ın gelişmesi için ömrümü harcadığımı bildikleri halde bunu bana reva gördüler. Sizin ne kadar art niyetli ve kötü ruhlu olduğunuz bu olay da ortaya çıktı.

İstediğiniz kadar saldırın akpliler sizden zerre korkum yok. Bu şehirde yüz yüze bakacağız. Benim başım hep dik gezeceğim.

 

Beycuma vekilinin yaptığı paylaşıma baya güldüm.

Benim dini bilgimi sorgulayanlar buyursun gelsinler istedikleri mekanda yanlarına istedikleri kadar kitap alarak gelsinler. Ben onlara ezberimden ister Kur'an ayetleri üzerine hatta hangi yazarın meali üzerinden. İster dinler tarihi üzerinden din üzerine buyursun gelsinler bakalım kimin bilgisi daha iyi. Kısa kesmek için açsınlar maun suresini okusunlar ne diyor. Bu yeterlidir. Sayfası da yanlış hatırlamıyorsam 630 larda idi.

Linç bir ruh hastalığıdır. Linç girişiminde bulunanlara bakın alayı korkak, kişiliği bozuk insanlardır. ( Bu tıpbi bir tanımlamadır. İsteğiniz piskoloğa sorun.) Ruh sağlığı yerinde olan,sağ duyulu ve erdemli kişiler linç girişimine karşı dururlar.

 

Uzun olduğu için özür dilerim ama o kadar yazılana karşı ancak bu kadar kısa yazmaya çalıştım.

Velhasıl 30 yıllık Zonguldak ve bu ülke için verdiğim emeği hiçe sayarak beni kurşuna dizdiniz.

Ben bir ölüyüm artık. El birliği ile beni öldürdünüz.

Zonguldak basını benimle ilgili yazanlara söylüyorum. Sizde az insanlık varsa bu açıklama mı da tamamını yazın. Sizde bakalım o yürek varmı?

Meramı mı yeterince anlatabildim umarım.

 

Bu saatten sonra isteyen istediğini yazsın. Çokta umrumda. Sadece hakaret edenleri hepsinin hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Yok öyle yağma. Sizden bunun hesabını soracağım. Hukuk içinde.

Size Yine Pir Sultan İle veda ediyorum. Açıklamalı hali sayfam da var.

 

"Şu kanlı zalımın ettiği işler,

Garip bülbül gibi zaralar beni.

Yağmur gibi yağar başıma taşlar,

İlle dostun bir fiskesi yaralar beni.

Dar günümde dost düşmanım belloldu.

Bir derdim var idi, şimdi elloldu.

Ecel fermanı boynuma takıldı.

Gerek asa, gerek vuralar beni.

Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz.

Haktan emrolmazsa irahmet yağmaz.

Şu ellerin taşı hiç bana değmez.

İlle dostun bir tek gülü yareler beni."

Sabrımız için teşekkür ederim.

Merhum Engin Zaman

05.10.2021